SÜMERLERİN 'KURUG' LARI ORTA ASYA KÖKENLİ Mİ?

 

İngiliz arkeolog L.Woolley,1922-1934 yılları arasında Güney Mezopotamya'da gömülü insan ve küçük at benzeri hayvan iskeletleri, mobilya ve yüzlerce süs eşyası bulduğu mezarlar için (M.Ö.2500) ölen kralın arkasından hizmetkarların da öldürülerek ya da kendilerinin de zehir içerek ölümü seçip kralları ile birlikte maiyeti ile birlikte gömülmüş olduğu açıklamasını yapar...

Mezopotamya geleneği ile hiç uyum göstermeyen plan-convexe tuğlalar ile örgülü, halkın tek mezarlara Orta Asya 'kurgan' larında olduğu gibi toplu olarak gömülmüş olması veya mevcut mezarların tekrar kullanımı, cesetlerin bacak gövde ile dik veya geniş bir açı teşkil edecek şekilde gömülüyor olması, başın özellikle yakılması Sümerlerin bu bölgeye dışarıdan geldiklerinin göstergesi olarak açıklanır. Mezopotamya' da yazının kullanılması ile Sümerler ile başlayan süreç içinde bu mezarlar, antik çağlarda da zaman zaman karşımıza çıkan ve günümüzde dahi hala buluntu veren bu tip toplu gömü adetleri açısından insanlık tarihinin ilk rönenansının başladığı dönem olarak nitelendirilen III. Ur Sülalesinin sosyolojik yapısı hakkında önemli veriler sunar...[1]

Kral ya da kralların ve kraliçelerin de olduğu ve Ur Kral Mezarları olarak adlandırılan bu mezarlardaki cesetlerin ritüel ile gömüldüğü ve ele geçen hayvan iskeletlerinin büyük bir çoğunluğunun öküzler ile birlikte ana vatanı Orta Asya olan Sümerce'de eşek anlamına gelen anse(anşe okunur) ancak günümüz arkeoloji dünyasında kullanılan adıyla onager [2] olarak adlandırılan ve eşeğe benzeyen küçük hayvanlara aitti...[3] Bu hayvan, günümüzde bildiğimiz at,eşek ya da katır gibi hayvanlardan farklı olan Latince adlandırma ile equus hemionus  alt popülasyona ait bir yabani eşek sınıfına aitti...Bu popülasyon daha çok günümüzde İran,Türkmenistan gibi ülkelerde görülen ve adına Farsça da 'gur' , günümüzde ise Anadolu'nun çeşitli kırsal bölgelerinde hala eşeğin küçüğüne verilen adı ile 'kurug'denilen günümüzdeki adlandırma ile Türkmenistan 'kulan' ları ile aynı soydan gelmekteydi...[4]

Kurug, aynı zamanda bu mezarlarda ele geçen çok önemli bir arkeolojik buluntu olan 'Ur Standardı' adı verilen bir yüzünde barış diğer yüzünde savaş betimlenen ve bir içi boş kutu üzerinde de tasvir edilmişti.(en yukarıdaki resim)[5] Eserdeki 'kurug' tasvirleri dolayısıyla da bu hayvanların ana vatanının Orta Asya olduğundan Sümerlerin bu bölgeye Orta Asya 'dan gelmiş olabileceklerini ortaya koymakta...Türkmenistan' ın doğusunda günümüz Afganistan sınırları içinde bulunan Hindukuş dağı eteklerinden elde edilen mavi-gök renkli taş 'lapis lazuli' üzerine kakma olarak yapılan eser üzerinde ise tasvir edilen kadın giysileri, yine Orta Asya kökenli olmayan bir kelime olan 'ince giysi etek' anlamına gelen 'kaunakes' ler, Türkmenistan'ın Margiana ve Gönür Tepe kazı alanlarında bulunan eserlerdeki tasvir ve figürler ile benzer özellikler göstermekteydi. [6] Amerikalı jeolog Prof. R.Pumpelly'nin ' oasis theory' önerisi ile ilk tarımsal faaliyetlerin başladığı bölge olarak Sümer öncesi büyük bir kültür olarak 1903 yılında Türkmenistan'da ortaya çıkararak tespit ettiği kısaca BMAC olarak bilinen [Bacteria Margiana Archaeology Complex] Anau kültürü [7] ve devamı olarak Sümerlerin yeni bir kültür olarak Güney Mezopotamya'da ortaya çıkması, Anau kültürü ile Sümer alfabesindeki benzer kelimeler ile anlaşılacaktı...[8] Yine de bu alanda bulunan bir kayık modeli ile bölgenin Mısır Nil nehri ile, lir müzik aleti ve ele geçen muskalar ile Mısır ile olabilecek ilişkisi kurulmaya çalışılmıştı...

Orijinal tabletlerinde adları Kenger [9] olarak geçen Sümerlerin Mezopotamya'ya nereden geldikleri günümüz arkeolojisinin bilinmezliğini ortadan kaldıran bir çok kanıt gibi Ur Kral Mezarlarında da bulunan ve Latince sözlüklerde 'onager' olarak adlandırılan 'kurug' ların Orta Asya kökenlerinin ispatı ve bu kültüre saygı duymak üzere Sümerce gir12(yabani) ve anse(eşek) karşılığı olarak 'gir12 anse'(yabani eşek) 'giranşe' veya günümüz Anadolu Türkçesinde olduğu ve bilindiği gibi Sümerce (gir) yabani hayvan kelimesinin (kur) olarak değişmiş hali olan 'kurug' olarak adlandırılarak terminolojiye kazandırılması ilk yazılı kültürün başladığı Sümerlerin kültür ve köken araştırmaları için bilinen kaynaklara daha fazla katkı sağlayacaktır...

S.Vedat Karaarslan 

KAYNAKLAR

[1] Peking Üniversitesi'nden Prof. Liu Xu Çin'de çoğu at arabasının tekerlekleri sökülmüş şekilde at ve arabalar ile birlikte gömülmüş toplu mezarlar bulunduğunu açıkladı. 

[2] Latince adı Equus hemionus olan Onager adı daha sonra geri tepme özelliğinden dolayı Roma'da mancınık adı olarak kullanılmaya başlandı , Yunanca bu hayvan yarım eşek (hemionos) olarak Persler ise 'gur' olarak adlandırdı.Türkmenistan'da ise Onager'i Kulan olarak adlandırılır.Anadolu'da bu hayvanın adı kurug olarak hala kullanılır. Menghin ve Childe bu hayvanları at olarak tanımlamışlar ancak hayvanların at familyasından olan onager olması tasvirlerden anlaşılır bir durumdur ve ana vatanı Orta Asya ile Güney Batı Asya sahillerinin olduğu tanımlanabilmektedir.

[3] Sümerce gir12 (vahşi) ve eşek (anse) anlamları olarak vahşi eşek Sümerce'de gir12- anse olarak yazıldığı için bu okumaya karşın Grekçe onos ve agrios dan üretilerek Latince Onager kelimesi elde edilerek nedense bu hayvan bu isimle anılır olmuştur.

[4] Kur-ug fonetik olarak Sümercede bir kuş türü anlamına gelir. Kuşun da küçük olmasından dolayı etimolojik olarak Farsça 'goor' ile aynı kökten gelen ve lehçe farklılığı ile 'kurug' şekline dönüşen ve eşeğin küçük olması ile anlamlandırılmış olduğu düşünülebilir. Nafiz Aydın, Büyük Türkçe Sözlük, TDK Yayınları. http://www.iucnredlist.org/details/7966/0

[5] Bu eser British Museum'dadır.

[6]"THE CULTURAL SIMILARITIES OF SÜMERİANS AND TÜRKMENİSTAN (BACTRIANS) ARCHAEOLOGICAL RE - EVALUATION AFTER GÖNÜR TEPE EXCAVATIONS SIMILAR KAUNAKES “

[7] Prof. Dr. Mümin Köksoy, Nuh Tufanı ve Sümerlerin Kökeni, Berikan, Ankara,2011 Anau kültürleri Türkmenistan'da Anau I (M.Ö. 9000 – 6000), Anau II (M.Ö. 6000 – 5200), Anau III (M.Ö. 5200 – 2200), Anau IV (M.Ö. 2200 – M.S. 150), Anau V (M.S. 370 - 1850) olarak Prof. Raphael Pumpelly tarafından 1903 yılında ortaya çıkarılmıştır. (http://www.akademikbakis.org/eskisite/36/16.pdf )

[8] Begrmyrat Gerey, 5000 Yıllık Sümer-Türkmen Bağları, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Mayıs,2004-

[9] Agglutinativ (iltisakî) yani eklemeli dil ailesi grubuna ait olan Mezopotamya'da yerleşik ilk Asyatik halk olan yaşadığı dönemde adı Orhun Anıtlarında yurt anlamına gelen ve Kengeres olarak geçen günümüzde bulunan Sümer tabletlerinde Kenger olarak yazılan daha sonra bu topluluklara Akadca Şumar kelimesinin yanlışlıkla Sümer olarak okunması neden olmuştur. Jules Oppert'in Sümerce ile Türkçe'nin yakınlığını ortaya koyması, daha sonra Fritz Hommel gibi bilginlerin Türkçe ile Sümercenin yakınlığını ileriye sürmesi ile başlayan süreç daha sonra değişik aşamalara geçmiştir. Buna karşın Orhun Anıtları'nda 'Sogd milletini düzene sokayım diye İnci Irmağını geçerek Demir Kapıya kadar ordu sevk ettik. Ondan sonra Türgiş avam halkı düşman olmuş. Kengerise doğru gitti. Bizim askerin atı zayıf, azığı yok idi. Kötü kimse er.....er bize hücum etmişti. Öyle bir zamanda Kül Tigini az erle eriştirip gönderdik' şeklindeki ifadeler Göktürklerin On-Ok boyundan olan Türgişlerin Kengeris ile ilişkili olduğunu ortaya koyar. (Orhun Abideleri, Muharrem Ergin)