Arkeolojide bitki örtüsü, kazı ve yüzey araştırmalarında (surveying) çok önemli rol oynar....
Bitki örtüsü içinde arkeologlar için cazip bir bitki olan ÜZERLİK OTU en verimsiz topraklarda kolay yetişebilir. Sera ortamında ise neredeyse yetişmeme konusunda en inatçı bitki olan bu ot, yer üzerinde tespit edildiğinde, otun sevdiği kalsiyumun yer altında fazla olduğuna hükmedilir. Yer altındaki kalsiyumdan dolayı arkeologlar, diğer alanlara karşın bu alanlara kazıya başlamak için biraz daha fazla öncelik vermeyidüşünürler...Ot, 'Hitit Kralı Pitana'nın oğlu Anitta, Hattuşa' yı aldıktan sonra kendisinden sonra buraya kimse yerleşmesin diyerek Hattuşa'ya ZÀ.AḪ.LI (üzerlik) otu ekmiş' [2] şeklinde anıtlarda okunan ayrı bir öykü nedeniyle de ünlenmiş...Buna rağmen üzerlik otunun, binlerce yıl önce ve şimdi de aynı özellikte ve kendisini ekenin psikolojisine bakıp tutması ya da tutmaması insanoğlunun sürekli değişen tarihsel davranış-mizaç modeline rağmen bu otun sitolojik yapısına bağlı inatçı özelliğini, binlerce yıldır değişmemesinden anlayabiliyoruz. Bu yüzden üzerlik otunun sitolojisinin, kaynağı insan olan mitolojiyi yendiğini söyleyebiliriz...
Bitki örtüsünün üzerlik otu olmasına yönelik gözleme dayalı keşifler için kullanılmasının yanında modern arkeolojik araştırmalarda en fazla kullanılan yöntemlerden bir tanesi de elektromanyetik dalgaların kullanımıdır. Elektromanyetik dalgalar, spektrumunda yer alan infrared dalgalar Isaac Newton’un beyaz güneş ışığını bir prizmadan geçirerek bir ekrana düşürülmesinden bu yana insan gözünün göremediği nesnelerin görüntülenebilmesi açısından savunma sanayinden sivil sanayiye kadar çok fazla kullanım alanı bulmuştur. Spektrum ile arkeoloji yapmak ise uzay arkeolojisi uygulamalarından kazı alanı yüzey araştırmalarına kadar çok geniş bir kullanım imkanını arkeologlara sunar. Elektromanyetik dalgalar içinde bulunan elektriksel ve manyetik alan ile dalganın ilerleme yönü yukarıdaki (direction) şekilde görülmektedir... Buna göre elektriksel alan (kırmızı bölge) dik olarak yayılırken manyetik alan (mavi bölge) paralel yayılır ve dalganın ilerleme yönü ise bu iki alanın vektörel toplamı olan (siyah çizgi) yön ise elektromanyetik alanın yönünü verir. Newton (1642-1727) güneş ışığını bir prizmadan geçirerek kırmızı, orange, sarı, yeşil,mavi, indigo ve mor renkleri elde etmiştir. Bu insan gözünün spektrum içindeki görülebilir ışık seviyesindeki renkleridir, bunların dışında spektrum içinde hiçbir sinyali görmemiz mümkün değildir.
Bu spektrum üzerinden de anlaşılacağı üzere görülebilir dalga boyu 400-700 nanometre arasındadır ve bu bütün renkler bu dalga boyu içindedir.
Bunun hemen üzerinde bulunan infrared dalga boyu kızılötesi fotoğraf olarak gerek arkeolojide gerekse diğer alanlarda nesnelerin fotoğrafının alınmasında oldukça kullanılan bir bölgedir.
Infrared , Kızılötesi ya da kısaltma olarak kullanılan IR bölgesi de kendi içinde 5 bölümde incelenir:
Near InfraRed (NIR): 0.73 mikrometre-1.4 mikrometre/ Short Wavelength InfraRed (SWIR) : 1.4 mikrometre-3 mikrometre/ Mid Wavelength InfraRed (MWIR) : 3 mikrometre-8 mikrometre/ Long Wavelength InfraRed (LWIR): 8 mikrometre-15 mikrometre/ Far InfraRed (FIR): 15 mikrometre-1000 mikrometre (=1 mm)
Daha çok near (0.73 mikrometre-5 mikrometre) , mid (5 mikrometre-30 mikrometre) ve long (30 mikrometre-1000 mikrometre) aralığı fotoğrafçılıkta kullanılır.
Bunun dışındaki bandlar termal fotoğrafçılıkta kullanılır.
Sonuç olarak 730nm -1350 nm arasındaki dalga boyunun fotoğrafçılıkta çok önemli olduğunu, en fazla foto film makinelerinin 925 nanometre ile teçhiz edilmiş olduğunu ancak 1000 nm ye kadar dalga boyları kapsayacak şekilde infrared makinelerin imal edildiğini söylememiz daha doğru olacaktır.
Eğer, bir infrared sinyali bir ortama gönderecek olursak ve buradan yansıyan sinyalin yüzdesi ile bu yüzey hakkında fikir yürütecek olursak bu durumun yandaki grafikte Clark (1999) tarafından çizilmiş olduğunu görürüz. Grafik 500 nanometre- 2500 nanometre arasındaki yansıma yüzdelerine göre çizilmiştir. Infrared fotoğrafçılık açısından grafikteki 730-1350 nanometre arasına tekabül eden kısmındaki değerlendirmeler önemlidir.
Yeşil bitkiler üzerindeki klorofil NIR sinyalini çok güçlü bir şekilde geriye doğru yansıtır. (aşağıdaki resim) Bundan dolayı eğer böyle yeşil bir alanı yakın infrared sinyal ile ölçmek istersek gönderdiğimiz infrared sinyal geriye yansır ve makine içinde bulunan infrared sinyal çok güçlü bir şekilde yeşilden kaynaklanan kırmızırenk olarak ortaya çıkar. Sonuç olarak çok yoğun bir yeşil alan yakın infrared film üzerinde kırmızı ile görülür. Bu grafikte %50 ye yakın bir yansıtma değeri ile yeşil bitki örtüsü (green vegetation) olduğunu gösterir. Diğer alanlar ise kuru ağaçlık (dry vegetation) ve toprak olarak (soil) olarak değerlendirilir. Bu yansıma değerleri yukarıdaki ağaçların yeşil ya da solmuş renklerine göre yakın infrared ve görünebilir ışık açısından görsel olarak verilmiştir.
Arkeolojik yüzey araştırmasında yaklaşım yeşil alanın altında buluntu olmaz, kuru alanlarda buluntu olabilir yaklaşımı bitkilerin yaşam canlılığı açısından tahmin edilebilir...Bundan dolayı yanda verilen NDVI [3] ana formülüne göre 0.12 değerindeki yeşil alan (daha az yeşil)indeksine sahip olan alan 0.72 yeşil alan (daha çok yeşil) indeksine sahip olan alandan daha fazla yer altı buluntuya sahip olabilme tahmini yapılabilir... (NIR: Near Infrared, VIS: Visible)
Bütün bu değerlendirmeler ile üzerlik otunun sitolojisi ile mitolojiye dayanan insan psikolojisinin etkileşiminin M.Ö. 1600 lü yıllarından bugüne kadarki serüveni ile günümüz arkeolojisine yön vermesi ve günümüz modern arkeolojik araştırmalarında kullanılan elektromanyetik dalgalar ile ölçülebilen NDVI değerinin uydular ile uzaydan da tespit edilebilmesinin yerleşim arkeolojisi (settlement archaeology) araştırmaları bakımından önemi, yeni bir akım olan bilişsel (cognitive) arkeolojinin en önemli konularından bir tanesi olmaya devam ediyor...
S. Vedat Karaarslan
KAYNAKLAR
[1] http://www.bbc.com/news/world-middle-east-34773856
[3] Normalised Digitation Vegetation Index (NDVI) : Normalize Edilmiş Fark Bitki Örtüsü İndeksi