EKONOMİK DEĞERLENDİRMELER

Türkiye, AB ülkelerinde 2022 yılında 103 milyar dolarlık ihracat yaparken 2023'te bu rakam 104,3 milyar dolara çıktı. Gümrük birliği anlaşması Türkiye-AB Gümrük Birliği, sadece sanayi ürünlerini ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsamakta, geleneksel tarım ürünleri ise kapsam dışı bulunmaktadır.
Güncellenmesi gerekebilecek maddeleri olmakla birlikte geriye dönük Ankara Anlaşması'nın da ilgili maddelerinin neden yürürlüğe girmediğini hep merak ederek geçen ay yurt dışına bir vesile ile gittiğimde gayri resmi bir sohbette Türkiye'nin 'candidate' 'aday ülke' statüsünde olduğunu vurgulayarak böyle bir adaylığın taaaa 1958 yılından (!) tam 66 yıldır zaman zaman ısıtılarak gündeme getirilmesine bir anlam veremediğimi, teşbihte hata olmaz diyerek 'ya sev ya terk et' der gibi AB'ye 'ya girersin ya da çıkarsın' neden diyemediğimizi sorguladığım yabancılar ile bir sohbetimde dile getirdikten sonra örneğin Lüksemburg’da, Belçika'da dünyanın bir ucundaki Yeni Zelanda tarım ürünleri satılırken istisnasız ‘tarım ülkesi’ olarak övündüğümüz bir ülke olarak sadece tanesi 1 Euro’ya satılan bir marketteki kasada Avustralya da dahil olmak üzere Uzak Doğu ülkelerinden ithal edilen meyve/sebze yanında birkaç tane Türkiye'den ithal edildiğine dair sadece ‘incir’ vardı.
İnişe geçtiği ya da geçmediği tartışılabilecek bir Avrupa Birliği'nin %20 lere varan yüksek teknolojili ihracatı içinde bizim ihracat içinde ileri teknoloji ürünü oranının hala %4 e dahi ulaşmadığı bir ihracat politikası içinde değil AB ülkelerine BRICS ülkelerine dahi sadece başta domates, üzüm …vs satabilme/ya da satamama sorunları içinde 31 Aralık 1995 tarihinde yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması’ndan ayrılma önerilerini ekonomik açıdan çok yerinde görmemekle birlikte Türkiye’nin gerçekten bu Avrupa Birliği işi ile akademik olarak da 1995 yılından bu yana ilgilenen bir kişi olarak ve eğer var ise?
‘Türkiye’nin Avrupa Birliği Politikası Nedir?’
sorusuna cevap arayan bir kişi olarak 1958 yılından beri genel politikaların değerlendirilmesi de dâhil olmak üzere yeni oluşumlara ışık yakılması olarak NATO da olmamızın dahi ya da olamamamızın gerekliliğinin tartışıldığı bir ortamda BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve yeni gelişmeler kapsamında ne yapılması gerektiğine dair düşüncelerimin net olmasına rağmen:
İzlenen siyaset ve politikalar bakımından belki de Osmanlı'dan kalan şuuraltı düşünceler nedeniyle bu konularda hala bir tereddütte kalındığını ve zikzaklar çizilmeye çalışıldığını, bir netlik olmadığını fark ediyorum.
Bütün bu zikzak politikaların bizi daha da bilinmez bir ortama götürmekte olduğunu günümüzdeki ekonomik koşulların zorluğundan ve dışarıdan bir fon ya da fonların bulunması gayretleri içinde olunmasından anlıyoruz.
 
ARKEOTEKNO