ANTİK ÇAĞ AELİANUS'DAN BİR YUNUS HİKAYESİ

Mevcut 37 adet yunus cinsinden üzerinde en fazla durulan yunus cinsi şişe burunlu olanlarında beynin duygu ve davranışla ilgili bölümü olan paralimbik sisteme sahip oldukları ortaya konulmuştur. Beyin ağırlığı /vücut ağırlığı oranı ise insanlardan sonra gelen hayvan yunuslardır.

Şişe burunlu yunusların bir diğer adı da süngercilerdir. Nedeni ağızlarına bir sünger alarak denizin dibini bu süngerler ile temizleyerek ortaya çıkan diğer canlıları avlamalarıdır.

Her ne kadar yunusların zekâsını ölçmek için uygun bir IQ testi mevcut olmasa da beyin vücut kütle oranı ile yunusların zekasını ölçmek yeter de artar bile. Buna beyin vücut kütle oranı denilir. (Encephalization Quotient, EQ) Yani beynin ağırlığı vücut ağırlığına bölünür çıkan değer insanın ortalama 7 olan değerine en yakın değer hangi canlının beynine yakın ise o canlının insan aklına yakın olduğunu söyleyebiliriz.

Burada zayıf insanların aynı ağırlığa sahip şişman insanlara nazaran daha yüksek bir ensefalizasyon endeksine sahip olabileceği fikrini vareste tutarak canlıların vücut ağırlıklarının büyüdükçe bu değerin düşmekte olduğu balinaların sahip oldukları  düşük ensefalizasyon endeksi değerinden anlaşılabilir.

Yapılan beyin-vücut kütle oranı ölçümlerine göre memeliler için doğru değer verdiği bilinen ensefalizasyon endeksi EQ, filler, şempanzeler ve balinaların değeri 1,8-2,3 arasında iken yunusların değeri 4.2 olarak bulunmuş. Buna ilaveten kıvrımlı ve derin oluklu bir serebral kortekse sahip olmak canlıya nöronlarını daha iyi saklayabilecekleri ortam hazırlarken düşünselliğin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılır. 

Albert Einstein’in düşünsel yeteneğinin normal insanlara göre daha yüksek olmasının nedenlerinden biri de beyninin yüksek kıvrımlı biyolojik yapılı olmasına bağlanır. 

Bütün bu değerlendirmeler yunusların neden her birinin ayrı bir haberleşme sinyaline sahip olarak ıslık imzasına sahip olduklarını su altında gözleri kapatılsa bile istediği hedefi bulabilecek bir su altı radarına sahip olduklarını ortaya koyar.

Beynin yarısı uyanık diğer yarısı uyur vaziyette nefes almasını sağlayacak şekilde bir biyolojik yapıya sahip yunusların bu özellikleri 270 metreye kadar denize dalmalarının 65 Km ye ulaşan hızları ile nasıl su üzerinde 6 metre zıplayarak yüzebildiklerinin ipuçlarını vermektedir.  

Antik çağ kaynakları daha çok yağları için avlanan yunus balıklarının aynı cinsten olan kordyles leri kovaladığı önlerine kattıkları 'ton' ve 'palamut' balıkları ile beslendikleri ve bu nedenle çok şişmanladıkları için kolayca yakalandıklarından bahsedilir.

Romalı yazar Cladius Aelianus’dan nakledilen bir hikâyeye göre İstanbul’da bir zamanlar Koiranos adındaki bir kişi denizde balıkçı ağlarına yakalanan yunusları balıkçılara para vererek yeniden denize attırarak yaşamalarını sağlarmış.

Gel zaman git zaman içinde Koiranos’un da olduğu bir gemi denizde batmış ama vefalı yunuslar Koiranos adlı kişiyi açık denizden alarak kıyıya kadar taşıyıp hayatını kurtarmışlar.

Koiranos bir müddet sonra öldüğünde ise yunuslar tekrar kıyıya gelerek denizden kıyıdaki Koiranos’un cenazesi iştirak ettikleri Romalı Aelianus tarafından aktarılmıştır.

Yunus kelimesinin bir anlamının da Arapçada 'güvercin' [1] olması İngilizcede ise 'rahim' anlamına gelen 'delphys' kelimesinden üretilme 'dolphin' kelimesi ile anlamlandırılması yunusların karnında yavru taşıdığı fikrinden kaynaklanmış olabileceği düşünülür ki batı dillerinde 'dolphin' kelimesinden üretilme dostlukla ilişkin birçok kelime bulunur.  

ARKEOTEKNO

[1] https://uzemigunsem.gedik.edu.tr

[2] Photo: https://knossos-palace.gr/