BEYİN ZEKÂLARININ MATEMATİĞİ
S. Vedat Karaarslan Arkeolog-Elektronik Mühendisi (MSc.)
Beynin sağ ya da solunu kullanmak kişinin psikolojik davranış modelini belirlemesi ile birlikte bunun fiziki olarak dışarıya aksetmesi beyin loblarının vücudun sağ ya da sol tarafını kullanması ile ilgili bir durumdur.
Analitik düşünme ağırlıklı başta dil fonksiyonlarının yerine getirildiği sol taraf beynin işlevselliği sağ beyin ağırlıklı duygu ve sanatsal yönlerimiz bizi ruhsal zekaya [Zohar, 1997] ulaşmamızı sağlar. Sağ beyin işlevselliği ile karşılaştırıldığında sol lob fonksiyonalitesi olan IQ yü de kapsayan sağ beyin aktivitesi olan EQ ile toplamının işlev görmesi bizi bir toplam ruhsal zeka olan SQ değerine ulaştırır. Mantıksal problemleri çözme yeteneğimizin bir ölçüsü olan IQ (Akıl Zekası), bir durumun duygusal dinamiklerini ölçme becerimiz EQ (Duygusal Zeka) ve salgı ve sezgi için derinlik değerimiz SQ (Ruhsal Zeka) olarak tanımlanır.
Her şeyi bildiği gibi, bildiği şeyleri de iyi ve sağlam bilen, bilgisini kendisi ve başkaları için en yararlı bir biçimde kullanabilen, iyi ahlaklı, olgun kimse olarak bilinen bir kişinin ölçülebilen sayısal (a) değerinin Akıl Zekası (Intellectual Quotient) olan IQ değeri ile çarpımı kişinin duygusal zeka EQ (Emotional Quotient) değerini verir. O halde EQ = a X IQ değeri yani bilginin tekamül etmesi olarak formüle edeceğimiz davranışın dışarıya aksetmesi ‘bilen ve deneyimli insan mütevazi olur’ deyimi ile karşılık bulan bir durumu ortaya koyar.
Wilhelm Stern’in, IQ= Hissedilen Yaş /Esas Yaş (kronolojik) X 100 şeklinde Akıl Zeka formülünü yukarıda verilen EQ eşitliği ile düşünüldüğünde kişinin hissettiği yaşın, bilge/deneyim ile ne kadar ilişkili olarak azalıp çoğalabileceğini ortaya koyar. Bu da bize ‘akıl yaşta değil baştadır’ özdeyişinin ne kadar haklı olduğunu ortaya koyar.
Bu üç zeka çeşidi arasında EQ nün IQ ya eşit olması durumunda kişinin demokrat olması, IQ nün yüksek EQ nin düşük olması durumunda ise kişinin otokrat (otoriter) olmasına göre davranış modeline sahip olduğu göz önüne alınırsa SQ =IQ+EQ arasındaki eşitlikle birlikte verilen SQ = D/ E [Chopra] formülündeki D (Deed, İnanç) , E ise (Ego, benlik) olarak tanımlanır..
Buradan inanç değeri D nin yüksek ve E nin ise küçük olması gerekir ki Ruhsal Zeka daha yüksek olsun, ancak Ego (E) sıfır olursa SQ değeri yani ruhsal zeka sonsuz hale gelir ki bu da kişinin IQ ve EQ değerlerinin toplamı olarak bilinir.
‘Ruhsal tekamülün’ gelişimini sağlayan bir değerlendirme insanın sinir sistemi içinde yer alan kişinin istem dışı sinir refleks sistemi olan vücudun sakinleşmesinden sorumlu beyindeki nörotransmitteri asetilkolin olan parasempatik sinir sistemi (P.D.) ve stresli durumlarda etken olan sempatik sinir (S.D.) sistemlerinin SQ ile olan ilişkisidir. Buna göre bu iki sinir sistemi arasındaki oran yani P.D / S.D değeri bize SQ değerini verir ki bu da nitelikli bir beyindeki P.D içinde rol oynayan nörotransmitter asetilkolin kalitesinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan biyolojinin SQ nün tayinindeki önemini ortaya koyar. Bu da bize ‘beyindeki akıl ve zekânın da beslenebileceğini’ gösterir.
Kas hücreleri ile nöronlar arasındaki iletişimi de sağlayan aynı zamanda bellek (hafız) molekülü olan asetilkolin, phosphatidyl choline ve serine, pantothenic asit (B5), DHA/EPA (omega 3s) içeren besinlerden temin edilebiliyor.
Asetilkolin (ACh) düşüklüğünün Alzheimer hastalığına neden olduğu günümüzde ispatlanmışken parasempatik sinir sisteminin ana molekülü olan bu nörotransmitter aynı zamanda vücut olaylarında yavaşlatıcı etkiye sahip bir rol oynar.
Beynin zekâları için verilen bu formüller, beyni sağ ya da sol lob olarak fiziki olarak ayrım yapılabilmesini kolaylaştırırken işlevselliği bakımında her iki lobun birbiri ile dengeli bir şekilde çalışıyor olmasını gerektiren bir sonuca ulaştırması bakımından ruhsal zekânın mükemmel olmasını sağlar.
Demek ki sadece sağ lob ya da sol lob ayrımı yaparak kişilerin davranış modellerini belirleyebilmek denekler üzerinde yapılan test sonuçlarına göre kişiye özgü bir davranış bilimi tanımlıyor olmamıza rağmen her iki lob arasındaki iletişimi sağlayan 200 milyar sinir lifinden oluşmuş corpus callosum yolunun biyolojik olarak problemli olmasının, parkinson ya da şizofreni gibi rahatsızlıklara neden olmasının yanında bu dengesizliğin ruhsal zekâ sorununu da ortaya çıkarması açısından önemlidir.
Bütün bu anatomik değerlendirmelerle birlikte ana mesele, insanın toplam zekâsının neokorteks denilen lobların üzerinde olduğu gerçeğinden hareket edilirse bu bölgede nöronal hareketlenmenin trilyonlarca byte değerine tekabül etmesi ile ortaya çıkacak matematiksel algoritmalar içinde ruhsal zekanın tekamül etmesine dair otonom sinir sitemleri için verilen formüllere göre gerekli bir beslenmenin de olabileceğidir.
Yapay Zeka oluşumu ile ilgili bilgisayar kapasitesini aşacak boyutta söz konusu bu trilyonlarca byte değerinin aşımının teknik zorlukları bir yana, günümüz robot yapımcılarının bahsettiğimiz IQ, EQ’ nün toplamı olan SQ ye hiçbir zaman ulaşamayacaklarını ortaya koyar.
Bu zekâlar ile teçhiz edileceği söylenen sosyal robotlar, kendilerini karşısındaki insan yerine koyabilecek şekilde örneğin EQ ile teçhiz edilmiş şekilde imal edilirlerse bütün yukarıda saydığımız teknik zorlukları aşıyor olmalarının yanında bir insan gibi davranıyor olacaklar ki bunun hiçbir zaman gerçekleşemeyeceğini bilmemiz gerekir.
Ya da Yapay Zeka’ya sahip olan bir robotun bir insandaki erdemi belirleyen bazılarında az bazılarında ise daha çok tekamül etmiş bütün yaratılmış canlılara has bir özellik olan ruhsal zekaya sahip olamayacağını söyleyerek robotların hiçbir zaman ‘mükemmel insan’ gibi davranamayacaklarını tespit etmemiz gerekir.
ARKEOTEKNO
[1] https://www.researchgate.net/publication/282176462_MEASUREMENT_OF_SPIRITUAL_QUOTIENT_AND_EMOTIONAL_QUOTIENT
[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Parasempatik_sinir_sistemi
[3] https://www.bbc.com/future/article/20180615-can-artificial-intelligence-have-a-soul-and-religion
Sayfa Yorumları (0)
Yorum Bırakın