DEMOKRASİNİN ARKEOLOJİSİ VE SÜMERLERDE DUMUGIRATUKU
Sümerce 'dumu' 'oğul' anlamına gelir.
Latince domesticus "hane halkına ait" kelimesinin de kökenidir. Sümerlerin yanına önce sığıntı olarak gelen sonra da yıkıntılarına neden olan Akkad dilinde 'oğul' çalıntı bir kelime olarak 'ap-lum' ya da 'ma-rum' olarak bilinir.
Bu kelimeden üretilme 'dumugir' ise Sümer'de yaşayan yani vatandaş anlamına gelir ve 'a' harfi ise hem baba hem de su anlamına gelir. Çünkü 'su' yun kutsi özelliği vardır, 'ab-su' doktor anlamına gelir, şifa veren demektir, Sümer rahipleri 'suyu dağıtan' adamlar olarak bilinirdi, Sümer krallarının bu rahipler ile arası 'su' yüzünden bozulurdu, yani 'su'yu tarlalara kim verecekti, suyun vanasını kim açıp kapatacaktı !? Suyu kim kontrol edecekti? Halkın gözüne kim girecekti? Bütün mesele buydu. Rahip mi? yoksa kral mı? Sonunda anlaştılar, araları günümüze kadar bozulmadan gelir. Rahip sınıfının üstünlüğü suyu ellerinde tutmaları olarak bilinirdi, böylece tapınak ekonomisine dayalı 'su' yu ellerinde tuttukları için bir hükümranlık kurmuşlardı su da kutsallık adına 'baba' gibidir. Arapçaya da Sami kökenli Akkadlardan 'oğul' anlamına gelen 'aplum' kelimesinden ya da 'marum' kelimesinden 'ma' olarak geçen su, Asya'nın ortalarından Mezopotamya'ya gelen Sümerleri önce Samileştiren sonra da yıkan Sami bir topluluk olan Akkad dilindeki 'mû' kelimesinden geçmiştir.
Farsçaya geçen 'su' anlamına gelen 'ab' ya da 'av' kelimesi ile Sümerce 'a' arasında bağlantı olabilir. Abidin adının anlamı İbadet eden, tapan kullar olarak bilinir. Bu adın kökü 'akılda kalan' anlamına gelen Arapça 'abid' dir. İstanbul'un fethedilmesinde II. Mehmet'in Osmanlı Fetih Ordusu'nun toplandığı tepe olarak bilinen ve yönetme becerisini kaybetmiş bir dönemi sona erdiren ama kendilerinin de yönetim basiretsizliği göstererek Osmanlı'nın yıkılmasına neden olanların başında gelen İttihatçıların defnedildiği mezarlık haline gelen İstanbul'daki Âbide-i Hürriyet bir 'Âbid'dir.
Sümercede sanki 'su' yu dağıtan kişi olarak bilinirse de Sümer rahipleri anlamında 'a' Farsçada 'ab' kelimesine dönüşerek Abidin olan bu adlandırma Ankara'daki Abidinpaşa semtinin adı 1843 yılında doğan ve Ankara'nın su sorununa çare bulan valilik vezirlik yapmış olan Türk ressam, karikatürist, yazar ve film yönetmeni Abidin Dino'nun da dedesinden dolayı bu su yakıştırması yapılmış olabilir. Halbuki Kuran-ı Kerim'de geçtiği şekilde âbidûn, âbidîn, âbidât olarak hizmet eden, itaat eden anlamında olduğunu görmezden gelemeyiz.
Fırat ve Dicle Nehirlerinin suladığı verimli Mezopotamya ovasında 'su' bütün tasvir ve ritüellerde en önemli unsurdur.
Şimdilerde kullandığımız bir kelime olan 'beng-i su' 'âb-ı hayat' olarak bilinir, O büyüklüğü tartışılan Büyük İskender ki karanlık ve bilinmeyen diyarlar anlamındaki 'zulmet' e kadar bu 'dirilik suyu' nu içmek üzere 'ab-ı hayat' peşinden gitmişti, bu bengisuyunu içenlere dirilik canlılık ve ölümsüzlük geldiğine inanılırdı.
Sümercede sahiplenmek, eylemi ise 'tuku' kelimesi ile anlamlandırılırdı. Dumugiratuku 'nun kelime anlamı ise yukarıdaki verdiğimiz çözümlemeye göre 'vatandaşın sahiplendiği' anlamına gelen bir kelime olarak Yunancada 'halk' anlamına gelen Sümerce 'dumu' kelimesinin eş anlamlısı (sinonim) olan 'demos' kelimesi Yunanca bir kelime ve onların bir buluşu değil günümüzde kullandığımız 'demokrasi' kelimesine dayanak teşkil eden bu topraklara ait bir kelimede anlamını bulan Sümerce bir kelime olarak etimolojik bir kökene dayanır. O halde 'dumugiratuku' yu yani 'demokrasi' yi bu toprakların bir buluşu olarak su kadar yani 'a' kadar önemini bilmemiz gerekmez mi?
ARKEOTEKNO
Sayfa Yorumları (0)
Yorum Bırakın