ZABİT KALEMİ VE DİJİTAL OBEZİTE

Elektronikleşelim, dijitalleşelim ya da sanallaşalım dediysek de bu kadarı da olmaz denilecek halde eskiden ‘kıymetli kardeşim’ ile başlayan cümleli üçgenimsi zamklı  kapağı bulunan zarflara konulan mektuplar yerine günümüzde iletişimin kısa kısa emojiler ile sanal ortamlarda yapılıyor olmasının yanında kalemin herkesin evinde olmadığı dönemlerde insanların okulda okuduğunu ya da en çok da en fazla o zamanlar büyük bir yayılım gösteren ortaokulu bitirdiğini göstermek üzere, gömleğinin sağ tarafına bir cep yapılması neredeyse mecburi olarak ve görünecek şekilde başta kalınlıkları ile maruf dolma kalem olmak üzere kalemlerin dizilerek gezilmesi ve gösterilmesi okumuş olmanın bir geleneksel gösterge olarak bilinirdi.  

Günümüzde sağlıkta obezite aşırı beslenmeye dayalı olarak sağlığı bozacak şekilde vücutta yağ birikmesi olarak bilinirken Dijital Obezite (Digital Obesity) ise sanal ortamlarda kişinin zihinsel, bedensel ve ruhsal sağlığını bozabilecek ölçüde, aşırı olarak dağınık-bütünlüksüz-birbiri ile bağlantısı olmayan bilgi, içerik ve bildirim alması olarak tanımlanır.

Halbuki bu kadar sanallık içinde kaybolmuş insanlık bir zamanlar işte sıra sıra gömlek ceplerine dizilen kalem geçidine neden olan kalemlerin içinde kaybolmadan gömlek ceplerinde görünecek şekilde dizilen kalemlerin içinde bir tanesi var ki halkımız ona ‘sabit kalem’ kalem derdi ve bu kalemin uç kısmı ıslak bir yere ya da farkında olmadan ağzınızdaki tükürüğe ulaşıp ta ıslandığında işte o zaman çivit mavisi rengin oraya buraya şuraya dağılarak bulaşıp da ortalığı boyaması bir felaket olarak görülürdü.

Oysa besin endüstrisinde olduğu gibi sanal dünyada da günümüz dijital obezitelerine karşın bir zamanlar aslında ‘zabit kalemi’ olarak bilinen ve en azından okur yazarlığın da simgesi olarak halkımızın nedense ‘z’ harfinden [1] oldum olası tarihten de gelen bir gelenek olarak hiç hoşlanmadığı için ‘z’ harfi yerine bazen ‘s’ bazen de tersini uygulayarak burada ‘z’ harfi ‘s’ harfinin gadrine uğrayarak ‘zabit’ kelimesinin ‘s’ olarak söylenmesi ile ‘sabit kalem‘ söylemine dönüşen günümüz kurşun kalemine benzeyen zabit kaleminin ucu kuru iken yazıldığında yazının silinemeyeceği durumdayken giderek kaybolmakta hatta kaybolan mektup yazma geleneğinin anılarının silinemeyecek şekilde yazılmasında önemli bir rol oynardı.

Ancak ucu ıslatılıp da yazılırsa o çivit mavisi renk günümüz tükenmez kalemlerinin uç kısmındaki sorunlarda olduğu gibi boya dolgusunun dağılarak ortalığı kullanılan boyatması gibi masaların üzeri de dâhil olmak üzere çıkmayan bir çivit mavisi renk cümbüşüne çevirirdi.

İşte bulaştığı yeri ya da yazmak istediğimiz kâğıt üzerinden bu çıkmayan renkli mavi renk bu sabit kalemin esas adı olan ‘zabit kalemi’ nin bu ad ile adlandırılmasının nedeni mahkeme zabitlerine kadının verdiği dava kararlarının o devasa defterlerin sayfalarına çıkmayacak şekilde işlenmesi için yazılması istendiği için bu adı almıştı.

Daha çok da Türk filmlerinde zengin görmeye alıştığımız ancak  ‘Hulusi Kentmen’ gibi Türk filmlerinde ablak ve geniş yüz ifadeleri nedense hâkimlere benzediği için mi bilinmez ama ‘Muammer Gözalan’ gibi hâkim rolü oynayan emektarlarının ‘yaz kızım’ dediği anda yazılan daktilonun olmadığı dönemlerden önceki kadılar kararlarını defterlerden silinmeyecek şekilde belki de yazdığı kararın defterde 'sabit' olarak kalması anlamına da gelecek şekilde yazan zabıt kâtipleri [2] bu kalemleri kullanırlardı.

Kadıların kökenleri ise Arapça !ḳḍy! kökünden gelen ‘ḳāḍi قاضٍ “yargıç’ sözcüğünden alıntı olarak ‘ḳaḍā قَضَى ‘ ‘yargıladı’ anlamına gelir. Kadılara atfen söylenen ‘derdini ben alayım, ben çekeyim, sen mutlu ol’ şeklinde söylenen yöresel söylemle ağabey ya da büyük kardeş anlamına gelen ‘ğada’ kelimesine dayanan  ‘gadan olim’ şeklindeki sözün kaynağı ‘kadı’ kelimesine dayanır. Anlamı ise her ne kadar ağan, abin olayım anlamlarına geliyorsa da mahkemelerde yargılama sonunda kadının suçu yargıladığı kişiye fazla veya reva görmeyerek merhamet duyması karşısında üzerine almasına karşı söylenmiş bir sözdür.

Şimdilerde ne zarf kaldı ne kadı ne de zabit kâtiplerinin kullandığı ‘sabit kalem’ olarak bir zamanlar kullanılan ‘zabit kalemi’ belirli amaçlar dışında pek fazla kullanılmıyor ama ‘kalem’ adı bütün yargı mahkemelerinde hala idari bir merci olarak ‘yazı işleri’ yerine kullanılan tabelalarda yazılı yer olarak yer alıyor olsa da insanoğlunun bu kalem ile macerası günümüzde sanal dünya üzerinde bulanıklaşan bir ortamda dijital obezite olarak nüksetmeye devam ediyor.

ARKEOTEKNO     

[1] "Z" alfabenin son harfi olabilir, ancak daha eski bir harftir. Üç bin yıl önce Fenikeliler "balta" anlamına gelen "zayin" adlı bir harf kullandılar. Üst ve alt serifleri olan büyük "I" harfine benziyordu. Yunanlılar bunu MÖ 800 civarında "zeta" olarak benimsediler, daha sonra modern "Z" şeklimize dönüştü (ve ayrıca "G" harfinin yaratılmasına yol açtı) ve "dz" sesiyle. Harf, Norman Fransızları "Z" sesini kullanan kelimelerle gelene kadar birkaç yüzyıl boyunca kullanılmadı.

[2] Zabıt kâtipliği, adliyelerde görülen davalarda, seçim kurullarında ve icra dairelerinde, hem yazışma hem de dosyalamanın yapılmasından, duruşma tutanaklarının düzenlenmesine kadar, bütün kalem işlerini kapsayan görevlerle yükümlü meslek grubunun adıdır.

[3] Zabit aynı zamanda TDK'ya göre rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan subay anlamına geldiği gibi tuttuğunu koparan anlamına da gelir.