İSKİTLER VE ARYANLAR -15

S. Vedat Karaarslan

Arkeolog- Y.Mühendis

'Ari' ya da 'Aryan' kelimesi 19. yüzyıl başlarına kadar bilinmezken bu kelimenin ortaya batılılarca atılmasının en büyük nedeni, antik Helen uygarlığının kendiliğinden ortaya çıkmadığı , bu uygarlığın kökenlerinin 'doğuda' aranması gerektiği hususundan dolayıdır.  

Bu nedenle doğuda bir kültür oluşturulmalıydı ve antik Helen efsanelerinin kökenlerinin bir kültüre dayandırılması gerekiyordu. Ancak bu kültürü seçerken de tek bir hedef seçilmeliydi, yoksa bazen yalancı bazen de safsatacı olarak nitelenen ve gitmediği coğrafyalar hakkında bilgiler veren Herodot 'un batılı yazarların nitelemesi olarak saptırmaları (!), arkeolojik çevrelerce yaşadığı dahi tartışılan ama Homeros'un yazdıklarının iflası mıydı bu yeni durum?

O halde Herodot'un yazdıklarına atıfta bulunarak üstün zekalı insanların sadece 'ılıman' iklimli bölgelerde ortaya çıkabileceğini öne sürecek kadar ilginç fikirlere sahip Platon'un görüşlerinin dayandığı Helen efsanesini sadece Fenike ya da Mısır'a dayandırmaktan öte yeni bir kavram ortaya atılmalıydı ki bunun adı da 'ari' ya da 'aryan' kelimesine dayalı olarak bölgede antik çağlardan bu yana yer alan yeni toplulukların menşeilerini ya da orijinlerini bir araya toplamaktı hedef. Arman Berard bu durumu antik çağlarda ve günümüzde Latin alfabesinin dayandığı Fenike (Phoenician) alfabesine (yukarıda) rağmen 'Herodot bize her şeyin Fenike'den, Mısır'dan geldiğini beyhude yere anlatıp duruyor' diyerek bu karşıt görüşleri adeta teyit ediyordu.  

İşte ari ya da aryan ırkı böyle ortaya çıkmıştı.

Hatta daha da ileriye gidilerek bugünkü bilgilerimize göre genlerin içindeki 'alel' lerin farklı frekanslarından dolayı milletlerin farklı davranış modlarına sahip olmaları şeklinde ispat edilen davranış farklılıklarını sanki genler farklı imiş gibi sunan biyolojist yaklaşımlara paralel şekilde Adem' in ari ırktan , cennetteki yılanın ise Sami ırktan olduğuna dair Ernst' in fikirlerini ileriye taşıyan Hitler'in önemli filozofları arasında bulunan Paul de Lagarde' nin ırkçı söylemleri, tarihi yeniden yazmak uğruna yanına arkeologları da alarak Mısır'ı fetheden Napolyon'un önemli fikir babaları ile üst seviyelere taşınacaktı.    

Hintlilerin kutsal kitabı olan 'rigveda' larda birkaç kez geçen ve soylu, onurlu anlamına gelen 'ari' kelimesi bazı ansiklopedilerde tanımlandığı şekilde ' et yemeyen' 'canlılara zarar vermeyen' 'öğretilere harfiyen uyan' bir saflığın ifadesi olarak onların ata yurtlarının Kafkaslar ve Orta Asya olduğu ancak daha sonra Hindistan'a inerek burada bulunan Dravidlerle çatışarak onları güneye sürdükleri bundan dolayı bu halkları Hindistan'a süren toplulukların 'tu kaka' edilmesi gerektiği, sonuçta Hintçe ve Farisi diller arasındaki benzerliklerden dolayı bir Hint Avrupa ya da Hint Ari diye yeni bir kavram ortaya atılması gerektiği bir uydurma tarih olarak benimsenmişti.  

Günümüzde kullanılan İran sözcüğünün kökeni de Sanskritçe Aryan sözcüğünden gelmiş olup Farsça'ya da Zerdüştlüğün kutsal kitabı olan Avesta'dan geçmişti.

Öyleki bu Hint-Ari den olmayan uluslar daha sonra köle anlamına gelecek 'dasa' ya da 'dasyu' olarak ifade edilerek Pers dilinde aryan olmayanlara 'anairya' denildi ve yazdıkları şüphe götüren (!) Herodot'da Urmiye Gölü'nün güneybatısında yerleşik Medlerle birlikte İskitler' i de  'arioi' olarak tanımladı. Halbuki aynı dönemde Urmiye Gölü'nün batısında ise Persler oturmaktaydılar. (m.ö. 9. yüzyıl)

ARYANLARIN HİNDİSTAN'A GİRİŞLERİ TEMSİLİ RESİM (M.Ö. 1500-1200) HUTCHINSON

Bu tarihlerde bu bölgede m.ö. 3200 yılına kadar uzanan Harappa kültürüne sahip halklar yaşarken ikinci kentin adı ise Mohenjo-Dero idi. Kafkas toplulukları oldukları ileriye sürülen 'aryanlar' Hindistan'a m.ö. 1500- 1200 yılları arasında gelince Dasa olarak nitelenen halklar köleleştirildiler ve onlar da bugünkü Dravidlerin de ataları olan Harappa kültürünü oluşturdular.

Bu medeniyet bugün günümüzde Indus Walley medeniyeti olarak biliniyor.

Bugün adına Hint Avrupa ya da Hint Ari denilen Kafkas kökenli topluluklar Sümerler ile aynı çağlara denk gelen Harappa ve Mohenjo Dero kentlerini yıkmışlardı.

O halde batılılar tarafından arkeolojinin ortaya çıktığı 19. yüzyılda doğu halkları için bir efsane oluşturmalıydı.

Sonuç olarak Med, Saka ya da İskit, Sarmat, Kımmer...vs gibi topluluklar etnik bir tanım olmayan Pers adı altında Hint uygarlığı ile bir arada kullanılan bir terminoloji Hint- Ari olarak dünyanın gündemine sunuldu.

Oysa Aryanlar denilen topluluklar günümüz İran bölgesine İskitler ile çağdaş olarak m.ö. 9. yy da gelmişlerdi, Herodot ise m.ö. 485 yılında doğmuştu.

Şimdi soru ve sorun İskit, Sarmat, Kimmer ya da Med denilen kavimlerin batılılar tarafından adeta ballandırılarak Aryan olarak tabir edilen Pers toplulukları ile olan ilişkilerinin nasıl olduğudur.   

Bu durumu en fazla araştıran Tatar alimi Mir Sultan Zekiyev Taşkent’te 1980 yılında II. Sovyetler Türkoloji Kongresi’nde Hunlara kadar Türklerin İskitler, Sakalar, Sarmatlar, Kuşanlar ve diğerlerinin genellikle Persologlar tarafından incelendiğini ileri sürerek Orta Asya hatta Altayların İran etnosu içinde gösterildiğini söylemiştir.

Zekiyev, İskit kitabelerini artık Persologların değil Türkologların okuması gerektiğini, İskit-Sarmat dil bilimi verilerinin bölük pörçük yapısına bakılarak tümünün Pers kökenli olamayacağı, bugün Avrasya olarak tanımladığımız bölgelerde Türkçe’nin yerine Pers dilinin hakim olması gerektiğini ancak tam tersi bir durum olduğunu, eğer İskit ve Sarmatların Pers dilli olsaydılar bunu en iyi anlatacak halkların Asur, Yunan, Roma ve Çin tarihi kaynakları olacağını, halbuki bu alanda hiçbir kayıt olmadığını ve son olarak da bugün Avrasya coğrafyası olarak nitelenen İskitya ve Sarmatya bölgelerinde Pers dilli kabileler yaşamışlarsa nasıl oluyor da bu bölgelerde Slavyan, Türk ve Fin-Ugor halklarının ortaya çıkmış olduklarını haklı olarak sormakta bunların ‘uzaydan düşmüş olabileceklerine’ dair alaysı bir yaklaşım tavrı takınmaktadır.

Rus İmparatorluk Bilimler Akademisi İlmi Tezkereleri’nde ‘Türk halkları hiçbir zaman dünya tarihinde yüksek bir yer alamayacaktır’ (İlmi Tezkereler, 1855,s. 714) şeklinde yer alan karara göre bütün bu halkların Persolojist bir yaklaşımla tek kalemde Perslere mal edilmeye çalışılması, Zekiyev’in öngördüğü şekilde daha fazla arkeolog Türkolog’un mevcut ve gelecekte bulunacak İskit, Sarmat, Kuşan gibi toplulukların arkeolojik buluntularını yorumlaması ile açıklığa kavuşabilecektir.

ARKEOTEKNO 

[1] Makalenin ana resmi Tillia Tepe'de bulunan bir İskit eseridir. (Afganistan) 

[2] Mirfatih Zekiyev, Türklerin ve Tararların Kökeni, Selenge Yayınları