DOĞU AKDENİZ'DEKİ ALAŞİYA NASIL KIBRIS OLDU?
Anadolulu Hititler, Akdeniz üzerindeki Alaşiya ilgisini hiçbir zaman elden bırakmamıştı. Hitit Devletinde M.Ö. 1320 de III. Tudhaliya zamanından bu yana Anadolu'nun ilgi alanıdır Alaşiya...
Alaşiya'da en eski Neolitik yerleşim alanı olarak tespit edilen Khirokitia (Choirocoitia) günümüzde Larnaka'da (GKRY) yer alır.
Mezopotamya üzerinden Baktria'dan [1] gelen kalay ile karıştırılarak sert tunç (bronz) silahları yapmak üzere Hititlerin 'bakır' aldığı Alaşiya'nın, Anadolu'nun sahipliğinde 'binlerce yıla' dayalı arkeolojik geçmişi vardır...
Antik çağlardan bu yana bilinen husus, Alaşiya'dan bir sandal bırak, hiç kürek çekmeden akıntı ile Mısır'a ulaşırsın...Alaşiya'daki eski çağ yaşamının 9. bin yıl öncesine gitmiş olduğu kanıtlanmıştı.
Hatay'daki Tel Açana Höyüğü'nde bulunan bir mektupta bir adamın isminin Alaşiya olduğu okundu. Amarna Mektupları Mısır ile Alaşiya' nın ticari ilişkilerini ortaya koyar. Alaşiya' nın (Mısır), Ras Şamra (Ugarit), Mari ( Tel Hariri ) ve Alalah (Tel Açana) ile ilişkileri oldukça fazla idi..
Bir Amarna Mektubunda
'Mısır Kralı kardeşim konuş, (Mısır firavununa kardeş olarak hitap ediyor) her şey benimle iyi gidiyor, karım, çocuklarım, komutanlarım, atlarım, savaş arabalarım ve topraklarımda sorun yok. Size hediye olarak bakır gönderdim, bakırın az olduğundan endişelenmeyin, çünkü Nergal bütün erkekleri öldürdü, bakır çıkarmakta zorlandık, sen de bana gümüş göndermelisin, bana ne gönderirseniz iki katını göndereceğim, Mısır'da bir Alaşiya'lı öldü, O'nun oğlu ve karısı benimle' [2]
şeklindeki ifadeler Alaşiya- Mısır ilişkisini ortaya koyar.
II.Šuppiluliuma döneminde Akdeniz'deki savaşı kazanan Hitit askerlerinin Alaşiya'ya çıktıklarında deniz kavimleri halklarının yağmaladığı adada yaşamış oldukları anlaşılıyor. Demek ki, MÖ 1207-1178 tarihlerinde Alaşiya'nın sahipleri Anadolulu Hititler olmuştu. Asurlar Fırat Nehri kıyısındaki Işuwa kentini aldıklarında Hititler bakır zengini Alaşiya'yı almışlardı. Daha sonraki dönemlerde Hitit Kralları Alaşiya'ya isyancıları sürgün ederdi.. III. Murşili nam-ı diğer Urhi Teşup amcası III. Hattuşuli tarafından önce Suriye'deki Nuhaşşi Krallığı'na sonra da Alaşiya'ya sürgüne gönderilmişti.
BAKIR YATAKLARI (XEROS VALLEY- GREEN LINE)
Alaşiya' nın en önemli kenti başkenti adının Alaşiye olarak da olduğu düşünülen daha sonra Enkomi adı konulan günümüzde KKTC sınırları içinde bulunan Tuzla idi...
Mitolojiye göre Kiklad Takımadaları içinde bulunan 'Keos' da yaşayan Apollon'un arkadaşı güzel şiirler okuyan Kyparissos, evcilleştirilmiş bir geyikle arkadaştır. Bir gün bahçede mızrak atışı yaparken oracıkta bulunan geyiğine mızrağını yanlışlıkla saplar ve geyik ölür. Kyparissos o kadar üzülür ki hüznünün kalkması için hemen Apollon tarafından 'servi' ağacına dönüştürülür. Batı toplumlarında 'servi' ya da 'selvi' ağacı odununun vücudu koruduğuna inanılır, Mezarlıklarda da daha çok bu ağacın bulunma nedeninin bu olaydan geldiği söylenir. Etimolojik olarak güzel kokulu ağaç anlamına gelen Latince kutsal Cypressus ağacından (Cupressus sempenvirens) üretilmiş bir kelime olarak Alaşiya'nın adı bundan böyle adada fazla miktarda 'servi' ağacı olduğu için mitolojik Keos adasında geçen olay nedeniyle nedense (!) Kıbrıs olur..[4] Günümüzde GKRY temsil eden bayrağının altına da iki tane barışı simgeleyen zeytin ağacının yeşil renkli yaprağından konulur... Adanın günümüzdeki kıraç yapısının 'çekirge vebası' nın ortaya çıkması ile florasının ortadan kalktığı ileriye sürülür.
Ancak kelimenin kökeninin Grekçe değil öncesindeki eski Akdeniz diline ait olduğu ve bu mitolojik hikayenin de eski Akdeniz topluluklarına dayandırıldığı bilinir. [3]
Servi ya da Selvi ağacı, çok dayanıklıdır, demiryollarında travers amaçlı kullanılır, Eliade'ye göre Çinliler selvi ağacının odununun yakıldığında ateşin savrulduğu bölgenin altında altın olduğuna inanılır, Türklerde bu ağaç ebediyetin sembolüdür, meyvesi yenildiğinde yaşamın uzayacağına inanılır, servi yağı içildiğinde vücuttan toksinler dışarıya atılır. Suyuna ayak konulduğunda ağrıları ve ayak kokusunu giderir.
Günümüzde Dünya jeopolitiği yeniden kuruluyor...
Bir devletin deniz kaynaklarının araştırılması ve kullanılmasında su ve rüzgar enerjisi de dahil olmak üzere özel haklara sahip olduğu deniz bölgeleri, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) (ing: Exclusive Economic Zone (EEZ) denilir.
Bir Hitit geleneği olarak Anadolu'nun sahipliğinde Türkiye, kıta sahanlığı içinde bulunan Doğu Akdeniz, aynı zamanda arkeolojik kanıtlar ile m.ö. 1600 lü yıllara uzanan geçmişe dayalı olarak Kıbrıs' ın da bulunduğu Doğu Akdeniz'de Münhasır Ekonomik Bölge hakkına her dönemde sahip olmuştur.
Bu vesile ile 20 Temmuz 1974 yılında yapılan Kıbrıs Barış Harekatı'nda şehitlerimize rahmet dilerim. Gazilerimize minnet ve saygılarımı sunarım.
ARKEOTEKNO
[1] Türkmenistan, Kuzey Afganistan, Güney Özbekistan ve Batı Tacikistan'da ve Seyhun ırmağının üst kısımları.
[2] http://www.kchanson.com/ANCDOCS/meso/amarna35.html
[3] https://www.etymonline.com/word/cypress?ref=etymonline_crossreference
[4] Bir diğer görüş de adada bakır olduğu için adının Grekçe bakır anlamına gelen 'kupros' dan geldiğine yöneliktir. Bayraktaki Kıbrıs haritasının içindeki renk ise bakır rengi olarak 'copper-orange map' şeklinde çizilmiştir.
Sayfa Yorumları (0)
Yorum Bırakın