HANGİ ELMA DÜNYAYI DEĞİŞTİRİR?
Hz. Âdem’in yediği yasaklanmış meyve elma, Newton'un başına düşen elma ve bilgisayar markası elma, dünyayı değiştiren 3 elma olarak bilinir.[1]
Mitolojik bilgilere göre dördüncü elma Athena, Hera ve Afrodit günümüzde Kaz Dağları olarak bilinen İda Dağı'nda gezerlerken Thetis ile Peleus'un düğününe davet edilmeyen kavga ve fitne tanrıçası Eris, ortalığı karıştırmak için ortalarına 'en güzele' yazılı altından yapılmış bir elma atar. Athena, Hera ve Afrodit aralarından en güzelin kim olduğuna dair bir tartışma başlar. O sırada Zeus, İda Dağı'nda bulunan ve Troya’ya felaket getireceği için babası tarafından bebekken öldürülmesi için çobanlara verilen ancak annesi Hekabe tarafından gizlice çobanlara verilen altınlar ile bakılarak büyütülen Troya Kralı Priamos'un oğlu Paris'i hakem olarak tayin ederek en güzel kim ise elmayı ona vermesini ister.
Hera, Paris'e evreni vermeyi vaat ederken Athena yenilmezliği, Afrodit ise güzel Helen'i kralın oğlu Paris'e vermeyi vaat eder. Paris evreni ve yenilmezliği red eder ve sonuç olarak üzerine altın elmayı en güzel olduğunu düşündüğü ve kendisini Afrodit oğlu Eros ile Sparta’ya gönderecek Afrodit'e verir...
Ancak Paris'in bu seçimi babası Priamos'un kralı olduğu Troya kentinin sonu olur. M.Ö. 1280 yılında yapılan Troya Savaşı'nda Afrodit'in Troyalılara yardımı, Athena'nın ise Troyalılara düşmanlığının temelinde dünyanın bu ilk güzellik yarışmasının yapıldığı elma olayı neden olur. Paris Agamemnon'un güzel karısı Helen'i kaçırır ve Troya Savaşı'nın görünen nedeni bu olay olur. [2] Zeus'un en sevdiği kızı olan Athena bu öfke ile aynı zamanda savaşın önemli simgesi olan Troya Atı'nın da yapımına yardım eder.
Türkçe bir kelime olan 'yozma' olarak da bilinen ve zürriyetin sembolü olan 'elma' el'le bağlantılı, el/al dönüşmesinden al-ma/elma olarak dilimizde kullanılan önemli bir meyve olduğu bilinmesine rağmen renginin çoğunlukla kırmızı olmasından dolayı 'al' dan geldiği de öne sürülür. Çuvaşca ’ulma’, Yunanca 'mila' kelimesinin de elma anlamına geldiği ve Türkçe elma kelimesine benzerliği Orta Asya orijinli bu meyvenin batıya doğru tohum yayılımının yanı sıra adlandırmaya da katkı yapmış olduğunu ortaya koyar. Araştırmacılar elmanın anavatanının Kazakistan olduğu ve elmanın tatlı ve sulu elmaları seven ayı ve atlar yoluyla bütün dünyaya yayıldığını ortaya koymuşlardı. [3]
Semavi din kitaplarında kutsal bir meyve veya ağaç olarak bildiriliyor olmasına rağmen elmanın meyvesini yiyerek cennetten kovulmasına neden olduğu sanılan elma esasında Latince meyve anlamına gelen 'pomum' kelimesinin Fransızca'ya geçerken 'pomme' kelimesinin bu dilde 'elma' olarak kullanılmasından dolayı cennetteki meyvenin 'elma' olduğu düşünülmüş ancak bahsedilen ağacın ‘yasaklanmış bir ağaç’ olduğu kesindir. Elmanın bu kötülük unvanının kökeni Latince 'malus' kelimesinde yerini bulmuş ve 'elma' aynı zamanda artık 'kötü' anlamına da gelmeye başlamıştı. Elmanın Latincesi ‘malum’ ve 'malus domestica' dır. İngilizcede ‘malicious’ kelimesi ‘kötü niyetli’ anlamına gelir. Fransızcada ‘malade’ ‘hasta’ demektir. Bir boks terimi olan ‘jab’ İngilizcede sol direk anlamına gelirken Slav dillerinde ‘elma’ yumruk anlamına gelen ‘jab’ kelimesinden üretilmiş.
Zehirli ve kırmızı bir elma cadı kılığına girmiş üvey annesi tarafından Pamuk Prenses’e verilmişti. Elmanın orta kısmından paralel kesildiğinde ortasında çıkan ‘yıldız’ şekli bazı toplumlarca kutsal yıldız olarak kabul ediliyordu. New York adının Big Apple olmasının nedeni Saint Evremond adlı bir bayanın beyaz kadın ticaretine dayalı hikâyesi oldukça meşhur olan ‘kötü’ bir hikâyesine dayandığı iddia edilirse de New York’un bu adı almasındaki ana neden bir at yarışında başlayan ve daha sonra reklamlarda bolca yer alan ‘birçok elmanın yer aldığı ağaçta yer alan sadece bir büyük elmanın New York olduğu’ fikrine dayanır. Big Apple, bir safkan yarış atına binmiş bir delikanlının hedefinde ulaşılması gereken şehir New York şehriydi artık.
Elmanın Güneş'te kurutulmuş kurusuna diğer meyve kuruları gibi 'kak' ya da yerel söylemler ile 'gak' denir. Kak kelimesi eski Türkçe'de Divan-i Lugat-it Türk (1070) de kurutulmuş meyve olarak geçer ve Farsça 'kak' kelimesi ile aynı kökten gelir. Kak kelimesi kurutulmuş et için de kullanılır.
Gak, daha çok elmanın kabuğu ile hemen altında 1 mm kadar meyvesinden kesilen kabuk-elma karışımı ve daha çok hayvanlara yedirilen bir gıda iken elmanın meyvesinden yapılan elma kurusu ise daha çok kışın ya kuru halde yenilerek tüketilir ya da Farsca 'tatlı su' anlamına gelen 'hoş-ab' dan dilimize 'hoşaf' olarak geçmiş bir tatlı su karışımı olarak yemeklerin yanında içilir. Günümüzde daha çok taze ya da dondurulmuş meyveler ile yapılan kompostolara karşın, hoşaflar soğutucuların olmadığı zamanlarda elma, erik, üzüm gibi meyvelerin bu tür kurutulmuş meyvelerinden yapılırdı.
TÜRKLERDE DAHA SONRA KIZILELMAYA DÖNÜŞECEK YAŞAM AĞACI
(Üç bölümden oluşan ağacın yukarıdan aşağıya yaşamın simgesi samruk (huma) kuşu ve geleceği simgeleyen yavruları, en alt bölümde kötülüğü simgeleyen ejderha ve orta bölümde ise hayvanlara ve ejderhaya karşı okubu yöneltmiş insan bulunur. Bu mit, Sümer mitolojisi ile benzer özellikler taşır.)
Elmanın sosyolojik bir anlamı da Türklerde Kızılelma olarak kullanılan bir terimdir. Osmanlılar kızılelmayı Roma ve Viyana şehirleri için kullanmışlardı. Karadeniz'in kuzey taraflarına Arapların verdiği isimle Deşt-i Kıpçak bölgesindeki Tengri-han ağacı önce evrensel ağaca daha sonra da Kızılelma' ya dönüşecekti. Kastilyalı elçi Calvijo’nun 1404 yılında ziyaret ettiği Isfahan’daki Timur’un otağının tavanında bir elma ve bir hilal olarak gördüğü sembol kızılelmayı temsil ederdi. Daha sonra Kızılelma İstanbul, Roma, Viyana ya da nereye gitmekte olduğunu bilmeyen ve asla sorulmayan bir soru olarak askerlerin komutanlarına sormaları üzerine cihan hâkimiyeti mefkûresini belirten 'kızılelmaya, kızılelmaya' diye cevap verdikleri ulaşılamayan soyut bir kavram haline dönüşmüştü. Türk tarihinde Kızılelma düşünüldükçe uzaklaşan, uzaklaştıkça da değer kazanan bir hedef olarak tanımlanmıştı. Ulaşılması güç her hedef ‘kızılelma’ olarak biliniyordu artık.
Ağacından düştüğü çimende en güzel görünen armudun soyularak mide ağrısı ve üşüme etkisi vermesi nedeniyle sayılarak yenmesi gereken afrodizyak etkili elma, Kıpçakcada ‘tüklü alma’ adında ‘ayva’ olarak bilinir. Tük kelimesi Kıpçakca ayvanın üzerindeki ‘tüyümsü’ olarak bulunan beyaz pamuğumsu kısmın günümüzdeki ‘tüy’ karşılığı 'tük' olarak kullanılan bir kelimedir.
Biyolojik elmanın en fazla sevdiği toprak cinsinin pH değerinin 6-7 olmasına dayalı nötr bir ağaç tipine sahip olması elmanın asidik ve tatlı meyve sınıfına dahil olmasını önleyemez. Çeşidine göre asidik elmalar yüksek kolestrol ve ürik asit değerini düşürürken, çeşidine göre tatlı elma meyveleri ise vitamin ve mineral açısından oldukça yüksek değerlere sahiptir.
ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE SÜSLEME PANOSU-HAYAT AĞACI TASVİRİ (M.S. 1253 - ERZURUM)
(Hayat ağacının en üst kısmında gücü ve gök bağlantısını gösteren kartal, ağacın yapraklarında bereket ve yaşamı gösteren meyve ve hayvanlar, gövdenin ortasında yer altı dünyasını koruyan bir hilal ve her iki yanda ejderler)
İster ünlü evlerinden veya at yarışçısı jokeylerin ulaşmak istedikleri New York'un simgesi olsun, ister İngilizcede 'ısırmak' anlamına gelen 'bite' ya da 'byte' kelimelerinin okunuşuna dayalı bir kelime oyunu ile ünlü bir bilgisayar markasına sembol olsun, [4] isterse bilgisayarın babası sayılan Alan Turing'in siyanür enjekte edilmiş bir elmayı ısırarak yemesi üzerine intihar etmesine dayalı simgesel bir logo kullanımı olsun, Newton’un köyüne döndüğü için keşfetmesi gereken formülü nedeniyle köye en yakışan meyve olan Türklerin ‘elmanın dibi göl, armudun dibi yol olmalı’ dediği ağacından uzağa hiç düşmeyen [alma tereginden keng ketmez] ‘elma’, Troyalı Paris’in ortaya attığı elma veya Türklerin kızıl elması hangisi olursa olsun, ‘elma’ her dönemde insan yaşamının yönlenmesinde batılı kültürlerde biraz da 'kötülüğü' hatırlatan daima öncü bir role sahip olmuştur.
ARKEOTEKNO
[1] Aslında ne Hz. Adem' in yediği meyvenin elma olduğu ne de Newton'un başına elma düştüğü doğrudur. Kutsal kitaplar Hz. Adem kıssasında ağaçtan bahsedilir elmadan değil, Newton ise Londra'da yaygın bir hastalık nedeniyle Cambridge'den köyüne döndüğünde bulduğu f=m*a formülüne en uygun ağacın elma ağacı olduğu bir yakıştırmadan başka bir şey değildir.
[2] Troya Savaşı'nın görünmeyen yanı Akhaların Troya Krallığını yıkarak buradan geçen gemilerden alınan vergilerin önüne geçilmesi ve Karadeniz'de koloni şehirleri kurma isteğidir.
[3] Juniper &Mabberley, The Story of The Apple, Timber Press Inc, 2006
[4] Her iki İngilizce kelimenin okunuşunun da 'bayt' olması elmanın ısırılarak yenilmesi dolayısıyla elma bilgisayar firması Apple'ın logosu olmuştur.
Sayfa Yorumları (0)
Yorum Bırakın