MUSTAFA KEMAL PAŞA VE DOĞU KARADENİZ
S. Vedat Karaarslan Arkeolog- Y. Mühendis
M.Ö. 2000 li yıllardan itibaren Turani toplulukların öncülleri olan Kimmerler Avrupa istikametine doğru yayılmaya başlarlar. Bu arada 6. yüzyıldan 2. yüzyıla kadar ise bir başka Turani topluluk olan İskitler' in sıkıştırması ile Kafkaslar üzerinden Anadolu'ya girerler. İskitler Anadolu'daki Urartu Devletini, Kimmerler ise Frigya Devletini ortadan kaldırır. Günümüzde Kafkaslardan giren bu toplulukların Anadolu'da ilk yayılma noktası olan Doğu Karadeniz olarak tanımladığımız bölgeye antik Yunanların gelmesinden önce bu bölgede Yunanca konuşmayan onlarca topluluk bulunmaktaydı.
Birinci Dünya Savaşı içinde Kafkas Cephesi'nde Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki Rus işgalini sona erdirecek anlaşma olan Erzincan Mütarekesi, 18 Aralık 1917 tarihinde imzalanır. Rus Ordusu, bölgeden bazen silah ve cephanelerini imha ederek bazen de bölgede bulunan gayrimüslimlere silahlarını devrederek hafif olanlarını ise yanlarında götürmek suretiyle ayrılmaktaydılar. Rusların evlerin üst katlarına merdivenlerle çıkararak işgal süresince yaşamlarını birlikte sürdürdükleri katırlarını Trabzon'dan ayrılırken aşağıya indiremedikleri için hayvanların günlerce aç susuz bir şekilde anıra anıra öldüklerine bile şahit olunmuştur.[1]
Doğu Karadeniz Bölgesi Rus işgal güçleri tarafından boşaltılırken yerlerini Trablusgarp, Balkan Savaşları ile bitap düşmüş Osmanlı Devleti içinde yüzlerce yıl birlikte yaşamış olduğu gayrimüslimler çoğunluk sayıları olmamasına rağmen bağımsızlık hayalleri kurarak üstünlük sağlamaya çalışmaktaydılar.
Karadeniz'de bunlar olurken Osmanlı Devleti'nin ölüm fermanı Limni Adası'nın Mondros Limanı'nda bekleyen Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanmıştı. Anlaşmanın 1. Maddesi itilaf devletlerine Karadeniz'e geçiş serbestliği, 3. maddesi ise Karadeniz'deki torpil yerlerinin bildirilmesiydi.
Mondros Anlaşmasına dayanan itilaf devletleri Batum'u işgal eder, Kars ve Ardahan sıradadır, Doğu Karadeniz'de ise Rusların çekilmesi ile bölgedeki azınlıklara bir 'boş alan' ortaya çıkaran Erzincan Mütarekesi ile bütün Osmanlı'yı içine alan Mondros Mütarekesi arasındaki yaklaşık 10 aylık bir süre içinde ve akabinde azınlık topluluklarının olmadık baskılarına karşı direnen Doğu Karadeniz'deki işgale karşı direniş güçleri çete olarak nitelenir. .
Limni Adası'ndaki mütarekenin imzacıları arasında bulunan İngiliz Amiral Calthrop, 21 Nisan 1919 da Osmanlı Devleti'ne Karadeniz Bölgesi'ndeki bu direnişi çete olarak tanımlayarak önlem alınmasını isteyen bir nota verir.
Mustafa Kemal Paşa, 9. Ordu Müfettişi olarak, Calthrop'un İstanbul Hükümetine verdiği notaya istinaden Karadeniz Bölgesi'ndeki bu sözde asayişsizliği ortadan kaldırmak üzere 6 Mayıs 1919 tarihinde kendisine de tebliğ edilen bir talimatname ile bölgeye gitmek üzere görevlendirilir.
Ayakta durmakta zorlanan bölgenin Müslüman Türk tebasının kaderi Doğu Karadeniz Bölgesinin Vilayet-i Çepni olarak bilinen ve günümüzde hala Trabzon, Gümüşhane, Giresun, Espiye ve Eynesil'in yüksek rakımlı köylerinde yaşayan Oğuzların 24 boyundan bir tanesi olan Çepni yurdu Giresun'a bir Yunan gemisinin yaklaşması ile yeni bir yöne doğru yönelir.Doğu Karadeniz Bölgesinin adı Osmanlı Padişahı Sarı Selim'in tahta çıktığı 1566 yılına kadar Vilayet-i Çepni olarak bilinmekteydi.
Gemiden inenler arasında önemli görevlerde bulunmuş 2 kişi de vardır ve bunlar Rum Ortodoks Okulu olarak [2] bilinen binaya 11 Mayıs 1919 tarihinde beyaz bir bayrak asarlar. Yerli halk bundan rahatsız olur ve kaymakam Niyazi Tayyip Bey'e giderler, bunun üzerine bu kez bu büyük beyaz bayrağın yanına göstermelik olarak küçük bir Türk Bayrağı asar.
Bu kez aynı gruplar, 5 Haziran 1919 tarihinde 20 metre uzunluğunda çalınmasın ve ses çıkardığında duyulsun diye uçlarına zil bağladıkları mavi beyaz bir Pontus bayrağını aynı binaya tekrar asarlar.
Haber tez elden daha önce bir kez Belediye Başkanlığı yaptığı daha sonraki yıllarda ise Mustafa Kemal ile Havza'da buluşmasından sonra O' nun emri ile tekrar Giresun Belediye Başkanı olacak Topal Osman'a bildirilir. Ağa, adamları ile birlikte Giresun şehir merkezine gelir zillerin içine ses çıkarmasın diye ot doldurulan Pontus bayrağını aşağıya indirir.
Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a 19 Mayıs 1919 tarihinde çıkarak Samsun'un ilçesi olan Havza'ya doğru bozuk otomobillerle yol alırken ilçeye yakın Karageçmiş Mahallesi'nden itibaren de bozuk araçtan inerek yaya olarak yürümüştür. Bu kısa yürüyüşte bugün 'Gençlik Marşı' olarak bilinen
'Dağ Başını Duman Almış, Gümüş Dere Durmaz Akar, Güneş Ufuktan şimdi doğar, Yürüyelim arkadaşlar!..'
marşını da ilk kez yanındakiler ile birlikte söyleyerek Havza'ya 25 Mayıs 1919 tarihinde ulaşır.[3]
Tarihe Havza Genelgesi olarak geçecek bildiri yayımlanır. Bildirinin en önemli maddeleri daha sonra ülkenin kaderini oluşturacak 'milletin geleceğini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır' şeklindeki ifadeler ve tamimler işgal güçlerini çılgına çevirir.
Havza'da 12 Haziran 1919 tarihine kadar Türk yurdunu nasıl kurtaracağına dair planlarını yapar, Karadeniz direnişinden övgüyle bahsederek bu direnişin devamını isteyerek Erzurum Kongresi'nin hemen öncesinde 9 Temmuz 1919 tarihinde askerlik görevinden istifa eder.
Mustafa Kemal Paşa'nın Karadeniz Bölgesi'ndeki sözde çeteleri durdurmak üzere görevlendirildiği 9. Ordu Müfettişliğinden istifa ederek işgale karşı direnişi teşvik ve organize etmesi Birinci Dünya Savaşı sonrasında ilk kıvılcımın yakılarak bütün Anadolu'ya yayılması, aynı zamanda binlerce yıl öncesine kadar uzanan bir geçmişle yüzleşmenin sonucu olarak da görülmelidir. [4]
ARKEOTEKNO
[1] Ruşen Eşref Ünaydın, Anadolu Kıyılarında.
[2] Bu bina günümüzde Hurşit Bozbağ Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak kullanılmaktadır.
[3] http://www.havzatso.org.tr/icerik.php?id=74
[4] Bölge Osmanlı Padişahı Sarı Selim (d.1524-ö.1574) zamanına kadar Vilayet-i Çepni olarak adlandırılırken bu dönemden sonra Pontus olarak adlandırılmaya başlanmıştır.
Sayfa Yorumları (1)
Cezmi Kaya
Sevgili Vedat bey Türklerin Anadoluya gelişi yada anadoludaki türk tarihi okuduğum kaynaklar ve yakın zamandaki tarihi buluntulara bakıldığında Türkler Anadolu ve mezepotomyanın yerli halkı olup buradan doğuya oradanda binlerce yıl sonra tekrar avrupa ve anadoluya göç ettiğini bu buluntu ve keşifler sonucu söyleyebiliriz Bu konuda rahmetli Servet Somuncuoğlu ve hala çalışmalarını şuan Türkiyede devam ettiren AFAD Denizli de devam ettiren Ümit ŞIRACI var sizin gibi tarihi konuları sistanatik olarak işleyen bir hemşehrimizinde Ümit beyle irtibat kurmasını canı gönülden arzu ederim iyi çalışmalar dilerim Cezmi KAYA
Yorum Bırakın