TÜRK TARİHİNDE DENİZ MUHAREBELERİNİN ÖNEMİ VE ÇAKA BEY
Büyük Selçuklu Devleti ile Doğu Roma arasında yapılan Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Anadolu’da büyük bir otorite boşluğunu ortaya çıkmıştı. Bu otorite boşluğu Anadolu’da kurulan Türk beylikleri ile doldurulmaktaydı.
Nitekim bu beylikler arasında bulunan Danişmend Gazi’nin amcası Hasan Bey’in oğlu Turasan Bey’in emrinde genç bir delikanlı göze çarpmaktaydı.
Doğu Roma İmparatoru [1] III. Nikoforos Botaneiates, Gürcü kralı IV. Bagrat’ın kızı ve aynı zamanda önceki İmparator I. Mihail ile de evlilik yapmış olan Maria Bagratoni ile evlenmişti. III. Nikoforos Maria Bagratoni’nin İmparator IV. Mihail’den olan oğlu Konstantin Dukas’ın imparatorluk üzerinde varis olamayacağını bu nedenle Dukas ailesine tasfiye etmeye çalışması sarayda bulunan yöneticileri tedirgin ediyordu.
Turasan Bey’in gözüne giren delikanlı Çaka Bey ya da Doğu Romalıların adlandırmasıyla Tzakhas, İzmir’i ele geçirmişti. Bunu haber alan Doğu Romalı komutan Kabalika Alexander, 1078 yılında İzmir’de yapılan savaşta Çaka Bey’i esir alır ve onu bir zafer nişanesi olarak İstanbul’daki Doğu Roma İmparatoru III. Nikoforos Botaneiates’e gönderir.
Adı Anadolu Rumları tarafından da asillerin en asili ya da birincisi (protonobilissimos) adı ile bilinen Alparslan’ın uç komutanı Oğuzların Çavuldur boyundan Çaka Bey’e İmparator III. Nikoforos Botaneiates tarafından sarayda önemli görevler verilir.
Çaka Bey, sarayda Latince, Grekçe öğrenir. Homeros’un İlyada adlı eserini Grekçe aslından okur. Burada kaldığı süre içinde gemicilik ve deniz savaşları hakkında oldukça bilgili hale gelir.
İmparator III. Nikoforos, Nikoforos adları ile bilinen Anadolu’daki Basilekis ve Melissenos isyanlarının bastırılmasında rol oynayan Komnenos ailesine oldukça güveniyordu. Ancak Dukas ailesi de boş durmuyor Komnenos ailesini Bizans tahtına oturtmak istiyordu.
Bu gelişmeler üzerine III. Nikoforos, Büyük Selçuklu Devleti ve Mellisenos’dan yardım istediyse de bu yardım gerçekleşmez ve Norman Puglia dükü Robert Puglia’nın kızı Helena ile nişanlı olan Konstantin Dukas’ın haklarının korunması bahanesiyle Normanlar, Balkanlar üzerinden Doğu Roma üzerine yürümeye başlar. Norman istilasına karşı da Komnenos ailesinden Aleksios ordunun başına getirilir.
Aleksios’un abisi Manuel Komnenos’un kızının torunu ile de nişanlı olması nedeniyle III. Nikoforos umutsuzluğu kapılır ve Bizans tahtını I. Aleksios Komnenos’a bırakır.
Aleksios ailesinin tahtı ele geçirmesinden sonra Çaka Bey’in saraydaki huzuru kaçar. I. Aleksios Komnenos Çaka Bey’in büyün yetki ve sorumluluklarını geri alır ve ondan pek hoşlanmaz. Bu gelişmeler üzerine Çaka Bey bir fırsatını bularak saraydan kaçarak tekrar İzmir’e döner.
Çaka Bey, İzmir bölgesindeki Türkmenleri bir araya getirmeye çalışırken Doğu Romalılar tarafından İskitli olarak tanımlanan ve bilinen Türk boyu Peçenekler ile savaşıyordu. Bunu fırsat bilen Çaka Bey, 1081 yılında İzmir’i tekrar ele geçirir.
Türk tarihinde İzmir’de ilk kez gemiler imal edilmeye başlar. I. Alekisos’un kızı Anna Komnena yazdığı ‘Alexiad’ adlı kitabında, “çok sayıda [dromon türü] gemiye ve kırk tane de avcı gemisine sahip olunca” akınlara başladığını yazar.
İnşa edilen yeni gemiler ile ilk kez bir zamanlar Akdeniz olarak bilinen Ege Denizi’nde Türk bayraklı gemiler dolaşmaya başlamıştı. Doğu Roma Peçenekler ile savaşırken Çaka Bey, Urla ve Foça taraflarını ele geçirerek beyliğinin sınırlarını genişletmişti. Çaka Bey’e ait donanma Midilli adasını da ele geçirmişti.
Bütün bu gelişmeler üzerine imparator I. Aleksios, Niketa Kastamonita [2] komutasındaki büyük bir donanmayı Çaka Bey ile savaşmak üzere Akdeniz’e gönderir.
İki donanma günümüzde Koyun Adaları olarak bilinen Çeşme açıklarındaki adaların açıklarında 19 Mayıs 1090 tarihinde [3] karşılaşırlar.
Koyun Adaları Savaşı 1090 yılında Türklerin denizde kazandıkları ilk savaş olarak bilinir. Savaştan sonra Sakız ve Sisam adaları başta olmak üzere irili ufaklı Ege Adaları Çaka Bey’in eline geçer.
Bu savaş Türk denizcilik tarihinin önemli bir başarısı olarak tarihe kazınır.[3]
İmparator I. Aleksios, bunun üzerine soyları günümüzdeki Kayseri’nin Talas kentine uzanan 1090 yılında Bizans donanmasında doux rütbesinde olan Konstantin Dalassenos’u Ege Denizi’ne gönderir.
İki donanma tekrar karşılaşır ancak Çaka Bey’in leventleri denizde Doğu Roma donanmasını yenerken askerleri Sakız Adası’na çıkar.
Bunu öğrenen Çaka Bey’de donanmasını yönlendirerek Sakız Adasına asker çıkarır.
İki ordu artık kara savaşı yapacaktı. Sakız Adasında yapılan kara savaşında Bizans Ordusu tekrar yenilgiye uğrar.
Çaka Bey’in artık tek hedefi vardı. İstanbul’u fethetmek.
Çaka Bey, İstanbul’u fethetmek için Balkanların kuzeyinde yerleşik Türk boyu Peçenekler ile anlaşır ve Peçeneklerin karadan Çaka Bey’in ise denizden İstanbul’u kuşatması için karar alınır.
İmparator I. Aleksios Komnenos ise Karadeniz’in kuzeyinde yerleşik diğer Türk boyu olan Kuman/Kıpçaklar ile anlaşarak bu güce karşı koymak üzere hazırlıklara başlar.
İmparator Aleksios’un taktiği düşmanı düşmana kırdırmak üzerine kuruluydu. Bu durum Komnenos ailesinin 1204 yılında Doğu Karadeniz’deki hâkimiyetlerinde de Uzun Hasan ile evlenen kızları Destina ile 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’e karşı olmaları ile daha sonraki yıllarda ortaya çıkacak bir taktiksel strateji ile de ortaya çıkacaktı.
Nihayetinde Doğu Roma ile anlaşan Kuman/Kıpçaklar, 1091 yılında Peçeneklere saldırır ve onları kılıçtan geçirerek Peçenekler katledilir. Çaka Bey Peçeneklere yardım edememişti. Balkanların kuzeyini mesken tutan Peçenekler başta Macaristan ovaları olmak üzere Avrupa’ya yayılarak asimile olurlar.
Peçeneklerin ortadan kalkması ile Çaka Bey bu kez Anadolu’nun güçlü hükümdarı İznik şehrini merkez yapan kızı ile evli olan I. Kılıçarslan’a müracaat etmişti.
I. Aleksios Çanakkale dolaylarını da ele geçiren Çaka Bey’in bu ilerleyişi karşısında oldukça tedirgindi. Marmara’ya doğru ilerleyen Çaka Bey, İstanbul’un 537 metre ile en yüksek tepesi olan Aydos Tepesi’ne kadar ilerler ancak burada Selçuklu Ordusu ile karşılaşır.
Çaka Bey, güçlü Selçuklu Ordusu ile savaşamayacağını anlar ve bir görüşme yapılmasını teklif eder.
Sultan I. Kılıçarslan Çaka Bey’i otağına davet eder. Çaka Bey, dostluk amacıyla gittiği damadı I. Kılıçarslan’ın otağında öldürülür.
Çaka Bey’in 1097 yılında öldürülüşü üzerine çok çeşitli rivayetler olsa da I. Kılıçarslan Çaka Bey’in kendi devleti için bir tehlike olduğunu düşünüyordu.
Hâlbuki I. Kılıçarslan, I. Aleksios’un hilesini anlamamış ve Ege Denizi’nde Türk tarihinde ilk deniz muharebelerini başlatan Çavuldur oğlu Çaka Bey’in ölümüne neden olmuştu.
Çaka Bey’in öldürülüşü ile Ege Denizi’ndeki adalar tekrar Doğu Roma’nın eline geçer.
Bazı kaynaklar IX. Yüzyılda Uygur Türkleri ile Karahanlılar arasında vuku bulan savaşlar ile Baykal Gölü ve Gökçe Deniz olarak bilinen Hazar Denizi üzerinde İdil Nehri arasında Türklerin gemicilik yapmış olmalarını Türk tarihinde ilk denizcilik faaliyetleri olarak tanımlamışlarsa da Çaka Bey’in bu tarihi olayları başlatması ile bilinen gelişmeler Türk tarihinde ilk resmi denizcilik tarihinin başlangıcı olarak kayıt altına alınır.
ARKEOTEKNO
[1] Doğu Roma’nın Bizans olarak adlandırılması 1610 yılından itibaren başlamıştır.
[2] Kastamonu şehrinin adı ile ilgili rivayetler oldukça fazladır. Çaka Bey’in üzerine gönderilen Kastamnonita adlı komutanın adı Komnenos ailesinin tarihi ile ile ilişkili bir addır. Kastamonu adının bu bölgede hüküm sürmüş Komnenos ailesine ait kalenin Castra (kale) ve Komnenos (Komen) adından esinlenerek geldiği rivayet edilir. Diğer rivayetler: Kaşkaların başkentinin Tumana olduğu ve bu kentin bugünkü Kastamonu olduğu, Homeros’un İlyada’sında bahsedilen Kastamonu şehrinin ovanın tam ortasında Kommerler tarafından kurulduğu, Kastamonu’da Kestan isimli bir kavmin şehir kurmasıyla başlayan şehrin (polis) kelimesiyle birleşmesiyle Kestan + Polis adının zamanla değişerek Kastamonu olarak kullanılmaya başlanmasıdır. Söylenegeln diğer bir rivayet ise Bizans tekfurunun kızı Moni kaleyi kuşatan Türk Komutanına aşık olmuş, bir gece kalenin anahtarlarını Türk Komutanına atmış, tam bu esnada babası tarafından yakalanmış, babası kızına öfkeyle “Kastın neydi Moni?” diye bağırmış ve zamanla bu söyleyiş Kastamonu haline dönüşmüş, yörenin adı da bundan böyle bu adla anılır hale gelmiş.
[3] Diğer önemli iki deniz savaşı Preveze (Barbaros Hayreddin Paşa, 27 Eylül 1538) ve Cerbe (Piyale Paşa, 14 Mayıs 1560) Deniz Savaşları olarak bilinir.
[4] Koyun Adaları Savaşı’nın 19 Mayıs tarihine denk geldiği Halil N. Hatipoğlu tarafından tespit edilmiştir.
Sayfa Yorumları (0)
Yorum Bırakın