OSMANLI TÜRKLERİNİN PSİKOLOJİK BİR TAHLİLİ
Bilimsel tanımlamalardan anladığımız husus, toplumları tanımlamaya yarayan ırk ve etnisitenin iki ayrı konu olarak kullanılıyor olmasıdır. Irk ile kastedilen bir toplumun biyolojik arınma şeklinde saf olarak genetik yapısı ortak olan bireylerden oluşması kastedilir, etnisite ile kastedilen husus ise kültürel ve ana dilin ortak olmasına dayalı birlikteliğini ifade eder.
İnsanoğlunun var oluşundan günümüze kadar birincisinde saf ırk özelliğine dayalı saf bir biyolojik ortaklığa dayalı hiçbir topluluk bulunmazken ikincisine dayalı ayrımda ise başta dil olmak üzere ortak kültürel değerlerin ön plana çıkıyor olmasıdır.
Bilimsel anlamda ırk kavramının Almanya’da ilk kez geliştirilmiş olması sınıflandırmaya dayalı monogenesis (ortak soy) tartışmalarının antik çağlardaki uzantılarında bile bir arada bir topluluk oluşturmanın sosyolojisinde etnisitenin daha hâkim durumda olduğunu gösteriyor.
Kimlik (identity) belirlenmesinde esas olanın ırki yapılanmanın değil etnik yapılanmanın önem kazanmış olduğu Erikson’a göre psiko-sosyal anlamda bireydeki ego sentezinin bireydeki rolünün tanımlanmasına bağlıdır.
Psikanalist Freud’un tanımlamasına göre bu ortak kültürel değerlerin bir araya gelerek toplumsal etnisiteyi oluşturan zihnin oluşumu:
ID (Identity, kimlik, alt bilinç, içgüdü, idendity kelimesinin kısaltılmış halidir ve yemek, içmek, kaçmak, cinsellik, saldırganlık gibi ilkel davranışları temsil eder)
ego (benlik)
super-ego (üst benlik) kişinin yaşamının faaliyetlerini ve etkileşimlerini tanımlayan teorik yapılar olarak bilinir.
İsteğin hemen ve kesinlikle yerine getirilmesini sağlayan ID ve gerekli şartların oluşması halinde bu isteğin yerine getirilmesini sağlayan ego ve ID/EGO yu kontrol ederek toplumsal koşullara ve ahlaka uygunluğunu denetleyen süper-ego bilincin ortaya çıkması ile kişiliğin oluşmasını sağlar.
Bu tanımlamaya göre insanın içindeki vazgeçilmez kinlerin depolandığı, eleştiri kabul etmeyen ve insanın durdurulamayan yanını gösteren ID ile dengeyi sağlamakla görevli benlik ve vicdanının yer aldığı kurallar ve değerler bütünü içinde insana yöne veren süper-ego arasındaki ‘ruhsal aygıt’ olarak tanımlanan yol üzerinde sürekli iletişim vardır.
Bu psikolojik değerlendirmelere bir örnek vermek gerekirse sözlükler İmparatorluk tanımını Latince imperare (buyurmak, komuta etmek) -in+parare (tedarik etmek, donatmak)- kökünden, kendi topraklarında oturan çeşitli milletleri egemenliği altında toplayan devlet biçimi, değişik etnik toplulukların bir araya gelerek oluşturdukları toplumsal yapılar olarak tanımlar. Bu tanım bize imparatorlukların ırki bir yapıdan ziyade değişik milletlerin etnoslarının oluşturduğu bir yapılanmadan oluştuğunu gösterir.
Roma İmparatorluğu gibi birçok farklı toplumu bir araya toplamasından dolayı bir psikoloji sorunu olarak tanımladığım Osmanlı İmparatorluğu, resmi yazışmalarda hep adı ‘Devlet-i Aliyye’ ‘Büyük Devlet’ olan devletin:
Türk olmadığını iddia etmenin değerlendirilmesine karşın Türk toplumundan genel bir kanı olarak bir kimlik anlamı olarak ID,
Osmanlı’nın Türk olduğunu kabul ederken çeşitli milletlerin İmparatorluk içinde ortak yaşamına yönelik değerlendirmelere göre ego; Osmanlı’nın Türk olmadığını kabullenir (veya kabullenmek ister).
Süper ego ise Osmanlı’nın Türk Tarihinde oynamış olduğu rolün Türkler tarafından gerçekleştirilmediğini ileriye sürenler tarafından ‘mış’ gibi ‘Türk gibi davranıyor’ şeklinde Osmanlı’nın yanlış olarak algılanması sonucuna bizi ulaştırır.
Bu psikanaliz değerlendirmelerden çıkarılacak sonuç Osmanlı’ya Türk olarak bakmamanın nedeninin ‘benlik’ olarak bilinen aşırı bir ‘ego’ problemi olduğu anlaşılıyor. Bunun bir diğer adı da cahillikten doğan cesaretin ölçüldüğü Dunning Kruger etkisi olarak bilinir. Kruger etkisi daha az bilgi sahibi olan kişilerin, çok daha fazla bilgi sahibi olan kişilerden daha fazla şey bildiklerini sanmaları durumudur ki zaten bu durum Osmanlı İmparatorluğu’nda da Türk unsurunun reddi olarak bu kapsamda konunun değerlendirilmesi açısından çok büyük bir önem arz eder. Grafiğe göre az bigi ile özgüvene sahip olmak Dunning Kruger eğrisinin ilk aşamasında 'aptallık' (peak of mount stupid) sınırına ulaşır, Ancak bilgilenme başladığında konu anlaşılmaya başlanır.
Örneğin bilinmeyen ve araştırılmayan bir konuyu bilmeyecek şekilde İstanbul’a Bizans’ı hatırlatacak şekilde Kostantinapolis ya da Türkiye’nin hiç adını zikretmeyecek şekilde Osmanlı’yı soykırım yapmakla suçlamanın temeli bir ID olarak bilinçaltında Osmanlı’nın Türk olduğunu kesinlikle biliniyor olunması, cahil cesareti gibi ego olarak da Osmanlı’nın Türk olmadığı düşünülerek veya zannedilerek soykırımı bugünkü Türkiye devletine yöneltmeme gayreti süper ego ile zuhur eden bir husus olarak Osmanlının Türk değilmiş, günümüz Türklerine de Osmanlı değilmiş gibi davranma gayreti içinde olunması Kruger grafiğine uyan çok güzel bir örnek olarak görülebilir.
Bilinçaltında yatan ID, Ego ve Süper Ego nun oluşturduğu bu zihinsel altyapının insanda ontolojik (varlık) bir yapı olarak insanın uyanık halindeki davranışlarını belirleyen bilinç ile birlikte etnisitesine dayalı yeni bir kimlik ya da yeni bir kişilik husule gelir.
Demek ki bir yandan Osmanlı’ya Türk değil diyenlerin ‘ID’ lerinde yerleşik olan her ne kadar Osmanlı literatüründe Türkler için olumsuz olarak ‘anlayış yoksunu’ anlamına gelen ‘idraki-i bilhak’ gibi sözler de bulunuyor olsa Türk kavramı ile konuyu tarihsel olarak araştırma hevesinde olmayarak siyasi kararlar alan devletlerin soykırım uygulandığına dair ileriye sürülen iddianın temelinde de ‘ID’ olarak aynı ancak olumsuz bir Türk kavramı yatar.
Ancak her iki söylemde de psikolojik olarak bir ‘ego’ sorunu olduğu, ileriye sürülen görüşlerden anlaşılıyor.
Ancak birincisinde hiç farkında olmasalar da ‘ID’ lerinde Osmanlı Devleti’nin geçmişindeki ‘Türk izleri’ ikincisinde ise uluslararası alandaki devletlerin birincisindeki düşüncenin tam tersi olan olumsuz bir ‘Türk imajı’ hayal edilir.
Önemli olan önyargıya sahip bu devletlerin ‘ID’ lerini olumluya çevirmek değil mi? Yıllardır yapılamayan da bu zaten.
ARKEOTEKNO
Resim Kaynağı: https://www.besiktas.com.tr/kultur/fatih-sultan-mehmetin-tablosu-istanbula-donuyor/6294
Sayfa Yorumları (0)
Yorum Bırakın