ANTİK ÇAĞDA KUMPAS, ARGO NAVİS, PYXIS VAZOSU VE PYXIS NAUTICA

S. Vedat Karaarslan

Bu çağa kadar kadın hakimiyesi bir toplum yaşamı içinde olan insanlar yerleşimin başlayıp dış tehditler ortaya çıkmaya başlayınca ordular kurulmaya başlandı ve sonuç olarak savaşa giden erkek toplumsal yaşamda dominant oldu.

Neolitik çağa kadar avcı-toplayıcı göçebe bir yaşam tarzı süren insanlar bu çağdan itibaren artık birbirlerine karşı depoladıkları besinleri de koruma amaçlı olarak yerleşimlerini koruyacak ve savunacak bir yeni strateji ile yaşamaya başlamışlardır.

Bu savunma işlemi neolitik dönemde ilk kez o zamanlar toplumun önde gelen kişileri olarak kendilerine göre topal, kör, ....vs gibi  daha farklı fizyonomik yapıya sahip olan kişilikler olarak yaşamlarını sürdüren rahipler eliyle sürdürülmekteydi. Örneğin neolitik dönemin en iyi bilindiği dönem olan Irak 'taki Samarra kültürü döneminde yerleşim yeri olan Choga Mami'de ilk kez kullanılan su kanal sistemleri bu rahiplerin elindeydi. Tarımın ilk kez yağmura dayalı olarak değil insan yeteneği sonucunda inşa edilen kanallar yolu ile yapılması tarımsal ürünlerin artması ve depolanması sonucunda ilk zenginler ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu zenginlerin başında olan bütün toplumsal ekonomik gücü elinde tutan bu rahiplere karşı bu gücü elde etmek isteyen şehrin ileri gelenleri tarihte bilinen ilk resmi kumpası kurmuş olabilirler. Nihayet insanlık tarihinin ilk savunma amaçlı surlarının Anadolu'daki Kuruçay'da olduğu da arkeolojik aynı çağa tarihlenen bir vakıadır.  

Kumpas İngilizce olarak 'pusula' , Türkçe düşünülünce 'metalden yapılmış milimetrik ölçme aleti, sanayide kalınlık ve incelikleri ölçmeye yarar', sosyolojik açıdan ise 'birini tongaya, tuzağa düşürmek' olarak tanımlanır.

Astronomi alanında ise bir takım yıldızı adı kumpas olarak adlandırılmıştır. Bu takım yıldızı 53 derece kuzey paralelinin güneyindeki enlemlerde ocak ayından marta kadar görülebilirdi ve denizcilere yol gösterirdi. Bunun bir diğer adı da pyxis nautica olarak tanımlanıyor. Pyxis Nautica takım yıldızının görüntüsü aynı zamanda aynı zamanda  antik Hellenistik çağ vazolarının formuna da ilham kaynağı olmuştu. Bunun arkeolojide tanımlanmış bir çok çanak, çömlek, vazo formlarının astrolojik takım yıldızlarında esinlenerek şekillendirilmiş olduğu ve kumpas olarak adlandırılan pyxis nautica nın da bunlardan bir tanesi olduğunu aşağıdaki şekilden kolayca anlayabiliriz. Pyxis nautica başlangıçta gemicilere yön göstermesi nedeniyle gemi direği anlamında malus (mast) olarak ta adlandırılmıştır. Antik Hellenler ise bundan esinlenerek yapmış oldukları kutuya denizci ya da gemici kutusu anlamına gelen pyxis adını vererek bu takım yıldızının gökteki formunu kaba isim olarak vermişlerdi.

1_6.jpg  2_2.jpg

 

 Hangi tanımı alırsanız alınız hepsinde ulaşılan sonuç bir ölçme yapılması ve bunun sonucunda ulaşılan hedefin bu ölçüm dışında değerlendirilmesi ve hedeften şaşılması anlamına gelir. Matbaacılıkta ise kumpas, dizicilerin harfleri bir satır haline getirirken yerleştirdikleri ayarlanabilir bir demir yuva olarak ta kullanılır. Yani bir harf kayarsa kumpasa gelindi diye tanım yapılır.

Aynı anlamda kullanılan bir başka sözcük ise 'cendere' dir. Kelime anlamı olarak 'bozulmuş yazı üzerine kalem gezdirip düzeltmek , kumaşın bozulmuş nakşını düzeltmek' tir. Buna bazen 'mengene' de deriz. Her iki kullanımda ve 'kumpas' ta da olduğu gibi ölçme vardır.

Peki bizde nedense bu 'kumpas' kelimesinin ardında bir 'hainlik, gizlilik, ihanet' gibi anlamları ararız. Halbuki 'cendere' olsun 'mengene' olsun bu kelimelerin kullanımında hiçbir şekilde bir gizlilik, bir sır aranmaz bunlar açıktan açığa, alenen gerçekleşen olaylardır.

Peki kumpas sözcüğünde neden bu gizlilik vardır.

Hellenistik çağlarda altın postu Yunanistan'a getirmek üzere gemiler ile Colchis (Gürcistan) ülkesine seyahat eden 50 kişilik 'argonauts' ların hikayesi oldukça ünlüdür.

 

3_3.jpg  4_2.jpg

Bu hikayeye göre Marmara denizini geçerek Karadeniz'e açılan bu gemicilerin yönlerini bulmak üzere o zamanlar bir yöntem olan gemi yelkenlerini argo navis takım yıldızına göre ayarlamaktı. Argo, argonautların gemilerinin ismidir. Navis ise bildiğimiz gemi anlamındadır. Batlamyus tarafından çok büyük olmasından dolayı üçe bölünen Argo Navis takım yıldızı Karine, Vela ve Puppis olarak 3 e bölünmüştü.

Buna göre antik çağda geminin ana omurgası Karine, kıç güvertesi Pupa ve yelkeni oluşturan parçası ise Vela olmak üzere 3 şekilde tanımlanan bir yön bulma mantığına göre düzenlenirdi.

Bizim yazımızın konusu olan pyxis takım yıldızı ise eskiden Argo Navis' in yelken direği (mast) olarak kabul edilirdi.

Bir gemiyi yönlendirecek yelken ve iplerin bağlandığı ana direk geminin en önemli unsuru olarak görülür bunun için pyxis nautica ya çok güvenilirdi. Bunun için argonautlar bu takım yıldızını çok önemseyerek bunun çömleğini de yaparak aynı isimle anmışlardır. Günümüzde arkeolojik buluntuların temelini teşkil eden pyxis vazolarının ya da çömleklerinin dayandığı formun hikayesi bu şekildedir. Bu vazoya antik çağda hanımların mücevheratlarını koyduklarını arkeologlar bizlere bildiriyorlar.

Peki kumpasa gelmek nasıl olurdu.

Kumpasın Türkçeye ithal bir sözcük olduğunu biliyoruz. O halde bu deyişe karşılık gelen anlamın da bize ithal olması gerekir düşüncesi ile buna bir arkeolojik yaklaşım düşüncesi saplantısından ayrı olarak argo navis gemisindeki, ana direğin pykis nautica takım yıldızına göre ayar edilmesindeki yeteneksizlik ve de düzensizlik sonucu argonautların Teselya'dan çıkıp Colchis' e kadar gidiş güzergahındaki Marmara Denizinden geçişi Karadenize ulaşması ve Colchis'den tekrar geriye doğru dönüş rotasında Karadeniz tarafından Tuna nehrine girerek Adriyatik Denizine ulaşıp rüzgarın etkisi ile buradan Libya sahillerine sürüklenişi ve buradan tekrar kurtularak Girit'e ulaşmaları ve tekrar Teselya'ya ulaşmalarının altında hep bugün adına pyxis nautica dediğimiz ve Türkçe olarak adlandırdığımız Kumpas Takım Yıldızına geminin direğinin tam olarak ayarlanamaması olarak antik çağ düşüncesi ortaya çıkmaktadır.

 

ARKEOTEKNO