ANTİK BUZUL VİRÜSLERİ İNSANLARIN GELECEĞİNİ TEHDİT EDİYOR

S. Vedat Karaarslan Arkeolog- Y. Mühendis

Arkeologlar Çin'in kuzeybatı Tibet Platosu'ndaki bir buzulda son 15.000 yıla ait bir dizi donmuş virüs bulmuştu.

Buzulun çekirdeği bize yüzbinlerce yıl boyunca iklim bilgisi sağlarken, mikropların araştırılması ultra düşük biyo kütle nedeniyle zorlukla yapılabilmiş, bunlarla birlikte ortaya çıkan virüsler hakkında ise hiçbir fikir öne sürülememişti.   

Araştırmacılar mikrobiyolojik ve viral örnekleme süreçlerini Guliya adı verilen buz kütlesinin buz çekirdeğine uygulama çalışmaları ile yapmışlardı.   

Bu yöntemde buz kütlesinin çekirdeğinde bulunan DNA virüs ve bakteriler ile kontamine (mikrop enjeksiyonu) edilir ve daha sonra bu mikropların ve virüslerin profillerinin iki buz çekirdeğine uygulaması yapılır.  

Önceki buzul kütlesi ile mikrop enjekte edilen buzul arasında büyük ölçüde farklılıklar olmuştu. Her iki buzul kütlesi farklı iklim koşullarını temsil ediyorlardı.

Toplam 33 virüs içinde 18 tanesinin genetik transformasyona kolayca geçebilen ve DNA alımını yapabilen yapıdaki Methylobacterium , hastane ortamlarında solunum yoluyla da bulaşabilen özellikteki Sphingomonas ve kurbağa, semender ve sesilyen gibi hem karada hem de suda yaşayabilen bazı amfibiyelerin derilerinde oluşabilen Janthinobacterium da dahil olmak üzere bol miktarda bakteriye bağlanması virüslerin çeşitli mikrobiyal gruplara bulaştığını göstermişti.

Her iki buz kütlesi arasında çevresel koşullardaki farklılıkları yansıtan derinliğe özgü viral topluluklar ortaya çıkmıştı. Bu deneyler mikrobiyal ve viral toplulukları incelemek için temiz bir süreç kapsamında ekosistemlerdeki baskın mikroplarla ilişkili görünen buzul virüsleri için temel bilgiler sağlamıştır.

Şimdi soru ve sorun insanın bağışıklık sisteminin geçmişe dayalı bu tip virüslere karşın ortaya çıkacak yeni virüslere karşı nasıl bir cevap verebileceği insanlığın geleceğini tayin edecek modelin ortaya çıkmasını sağlamaktır. .

Kısaca ortaya çıkacak yeni virüslere karşı insan bağışıklık sisteminin günümüzde uyum gösterecek şekilde yaşamını sürdürebilmesi için  COVID-19 gibi virüslere nasıl bağışıklık göstereceği önemli bir biyolojik sorundur.  

Bunu anlayabilmek için insan bağışıklık sisteminin ne anlama geldiğini anlamak gerekir?

Geç 14. yüzyıl kadar kullandıkları kelimelerin üzerlerine işaretler koymayı seven bir toplum olan Fransızlara ait  böyle bir kelime olan  Fransızca'da günümüzde 'bağışıklık' olarak kullandığımız ' immunité ' kelimesi esas olarak 'hizmet ve yükümlülükten muafiyet, imtiyaz' anlamına gelir.  Mikrobiyolojinin bir alt bilimi haline gelmesi ise 20 yüzyılda gerçekleşir.  

Bağışıklık sistemimizde immünogbulin denilen proteinle şimdiye kadar karşılaşmadığımız moleküllere karşı korumaya çalışan dışarıdan gelen antijenlere karşı bizi koruyan antikor proteinlerdir.

IGg olarak bilinen İmmünogbulinler daha çok kandaki B hücreleri tarafından üretilir ve salınırlar her bir immünogbulinin 2 tane bağlayıcı dışarıdan gelen mantar, virüs ve bakteriler gibi antijenleri  yakalayan iki tane kolu bulunur.

Bağışıklık sistemimizin geleceği görmesi mümkün olamazsa da bunu yapıyormuş gibi görünmesi ve bu virüs gibi antijenleri yakalayan 'immünogbulin' lerin bir simülasyon yapıyormuşcasına davranıyor olması insanın geleceğini etkileyen en önemli biyolojik yanılgısı belki de yok olmasını ortaya çıkaracak sonu olacaktır.

Immünogbulin denilen bu protein antikorlar, tek tek vücuda moleküller halinde giren yabancı karbonhidrat veya protein olarak  giren virüsler gibi 'antijen' lere bağlanırlar.

İşte bu istilacı antijenlerin bu antikorlar tarafından ortadan kaldırılması insanın bağışıklık gücünü gösterir.  

'Babasına köpeğin ısırdığı çocukların neden öldüğünü sorararak kuduz aşısını bulan' Pasteur (d.1822-ö.1895) ve  tüberküloz aşısını bulan Robert Koch (d.1843-ö.1910) bakteri ve mikropların hastalıklara neden olduğunu aralarında yaptıkları ünlü bilimsel tartışmaları sonucunda ilk kez göstermişti.

İnsanlık yeni ortaya çıkacak prehistorik tarih öncesi ve antik çağlarda ortaya çıkan ve insanlığa ulaşmayı bekleyen bakteri ve virüslere karşı yeni tanımlamaları yapacak bilim adamlarının ortaya çıkmasını bekliyor?

ARKEOTEKNO 

[1] Zhi-Ping Zhong , Natalie E. Solonenko , Yueh-Fen Li , Maria C. Gazitúa , Simon Roux , Mary E. Davis , James L.Van Etten , Ellen Mosley-Thompson , Virginia I. Zengin , Matthew B. Sullivan , Lonnie G. Thompson